Basın açılmasını okuyan Şube Başkanı Mehmet Arslan, “Bilineceği gibi geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ve biz emeklilerin insanca yaşam haklarını elde edilebilmenin gerçeğe dönüşeceği umudunu taşıdığımız çok önemlibir ülke seçim sürecini geride bırakmış bulunuyoruz.

Ancak ne yazık ki gerçekleşen bu seçim sürecinin açıklanan sonuçları itibarıyla,

şimdiye kadar tam 21 yılı aşkın zamandan bu yana tek başına iktidarını sürdüren ve

bu seçim süreçlerinde iktidar olmanın yarattığı güçle her kademede ve her türlü

devlet olanaklarını partisi ve kendileri için kullanmaktan çekinmeyen, geçmiş

iktidarları süresince aldıkları karar ve uygulamalarıyla şu an sayıları 15 milyonu

aşkın sosyal güvenlik alanının da yer alan “emekli, dul ve yetim” haklarına sahip

bizleri açlık ve yoksulluk sınırı altında maaşlarla sefalet yaşamına mahkûm edip,

adeta bizleri yok sayan böylesi bir iktidarın devamıyla sonuçlandığı görülen bu

süreç sonun da bizler ve bu ülke baş başa bırakılmıştır” dedi.

“Onurumuzla yaşamımızı sürdüreceğimiz bir maaş istiyoruz”

Arslan açıklmasına şu ifadelrle devam etti: “Bizler mevcut iktidar eli ve desteğiyle bu soygun düzenin de üçer, beşer maaş ve Huzur hakkı alalım diye değil, insanca ve onurumuzla yaşamımızı sürdüreceğimiz bir maaş ve bu haklarımızı koruyup, sürdürebilmek adına oluşturduğumuz Emekli Sendikalarımızın örgütlülüğünün önünde yıllardan bu yana haksız ve hukuksuz şekilde faaliyetlerimizin engellenmesine son verilmesi ile çocuklarımız ve torunlarımızın hayallerinden endişe duymayacakları, umutlarını yitirmedikleri mutlu ve güvenceli bir gelecek sağlayan ülke yaratabilmekti tüm mücadelemizde ki muradımız..

Ancak gerçekleşen bu seçim sonuçları bizlerin bu beklentilerini boşa çıkartan bir

sonucu gösteriyorsa da, geçilen bu bir buçuk ay içinde ve özellikle son günlerde

yaşamımızı tümüyle yok sayan adaletsiz ve haksız, ben yaptım oldu amaçlı jet

hızıyla uygulamaya sokulan, adeta akıl almaz nitelikte şuursuzca ve hiçbir hukuksal

gerçeğe dayanmayan vergiler ve harçların olağan üstü arttırılması ve yaşamamızın

içinde yer alan diğer zorunlu her türlü ürünlere peş, peşe yapılan zamlar, daha

seçimlerin yazılı mürekkepleri kurumadan hepimizin yaşamını derinden etkiler

gerçeğiyle yüz, yüze kalmış sak, sanıyoruz ki bizlerin seçimler öncesi bu iktidar

hakkında yaptığımız tespitin ne denli haklı bir tutum ve tavrı ortaya koyduğumuzu

bir kez daha net anlaşılır kılmıştır.

Sonuç olarak bu durumun çok kısa özeti şudur;

Devlet hazinesi boşalmış, bütçe normal gelirlerle telafisi mümkün olmayan şekilde

açık vermiştir.

Son olarak yürürlüğe sokulan “yeni Asgari ücretin yürürlüğe sokulması ile aynı

zamanda gerçekçi olmayan oranlarla düşük gösterilen enflasyon sonuçlarıyla da

olsa memur ve işçi emekli maaşlarının bu aydan itibaren uygulamaya girmesi

sonucu, bu iktidar iki seçenekle karşı, karşıya kaldığını hissetmiş ve “ya dışarıdan

zorlanarak ta olsa yüksek faizli kredi bulabilme, ya da şu an olduğu gibi, emeğiyle

veya emekliliğinle yaşamını kıt kanaat sürdürmeye çalışan vatandaşlarımızı, yani

en geniş halk kesimlerini hedefleyen “Deli Dumrul hikâyesini hatırlatır şekilde

Vergilendirme ve Harçlar adı altında olağan üstü ve hukuk dışı ödenti planlarını

yine bizlerin sırtına yüklemeyi seçmiş ve uygulamaya sokmuştur.

Değerli basın, değerli yurttaşlarımız;

Buraya kadar kısmen özetlemeye çalıştığımız ve yaşamsal olarak tam bir felaketi

andıran bu ülke gerçeğimizle karşı, karşıya kaldığımız şu anda, bizlerin zaten açlık

sınırı altında sürmekte olan yaşam koşullarımızın bu sözde maaş artış oranları ile

tam bir yoksulluk ve sefaletin içerisine itildiğimizin bir göstergesi olmuştur.

Üstelik bu artış oranı uygulanır hale dönüştüğün de, şu ana kadar 7.500 TL. en

düşük emekli maaşı almakta olan ve sayıları 9 milyonu aşan bu kişilerin içinden

yine yaklaşık 6 milyonu bulabilecek emeklilerimizin bu artıştan yararlanamayacak

olup, yine 7.500 TL. olarak Emekli maaşı almayı sürdürür olacaklardır.

Kök aylığa yapılan bu zam artışı sonrasında emekli aylığı 7.500 TL. nın altında

kalanlar, yine aynı parayı almaya devam edeceklerdir.

Değerli basın ve değerli Yurttaşlarımız;

Her ay çeşitli kurumlarca tespit edilip, açıklanmakta olan yaşamsal geçim

endekslerine göre, 4 kişilik bir ailenin mutfak gideri, yani sadece beslenmeyi ifade

eden AÇLIK sınırı harcaması 12 bin, YOKSULLUK sınırı ise 34 bin liraya ulaşmış

olup, sadece mütevazı sayılacak bir ev veya dairenin aylık kirası bile en düşük

emekli maaşına eş değerdedir.

Elbette bu yaşamımızla ilgili daha onlarca gerçek örnekleri çoğaltmamız mümkün,

ancak artık yeter diye haykırmak, isyan etmek istiyoruz!.

AÇIZ- YOKSULUZ- GEÇİNEMİYOR İNSANCA YAŞIYAMIYORUZ!.

BAYRAMLARDAN DAHİ ÇOCUK ve TORUNLARIMIZA EN UFAK BİR

HARÇLIK VEREMİYOR, BANKALARDAN veya YAKINLARIMIZDAN

ZORLUKLA ALABİLDİĞİMİZ BORÇ PARALARLA YAŞAM MÜCADELESİ

VERİYORUZ!.

Ben bu ülkeyi “anonim şirket gibi yöneteceğim diyen” Emekçi ve Emekli düşmanı,

patron sevici yani sadece zengin dostu böylesi bir siyasal iktidarın, emekli

maaşlarına layık gördüğü %25 lik sefalet zammını kabul etmiyor, zammını al

başına çal diyoruz.

Bu ülkenin geçmişi ve bu günün kalkınmasında görev ve sorumluluk almış ve

üretmesinde bir fiil ömür tüketip, katma değer yaratmış, ayrıca yine bu devlete

kuruşuna kadar vergisini verip, emekliliğine kadar sosyal güvenlik kurumlarına

eksiksiz primlerini ödeyen ve ülkemize dair her türlü vatandaşlık görevlerini yerine

getirmiş bulunan biz emeklilerimizi böylesi bir yaşam koşullarına mahkûm

edemezsiniz.

Sizlerden ayrıcalıklı bir lütuf beklemiyor ve istemiyoruz! Ancak en doğal hakkımız

olan insanca yaşam şartlarımızın yerine getirilmesini istiyoruz.

En düşük emekli maaşımızın çalışan memurlara dair yürürlüğe sokulan en düşük

maaş oranına endekslenmesini,

Maaşlarımıza süratle ve vakit geçirmeden seyyanen ek zam ve ülke kalkınmasında

ortaya çıkan parasal oranın derhal maaşlarımıza eklenmesi ile geçmişte seçim vaadi

olarak siyaseten verilen 3600 göstergesinin kamuda çalışan tüm personele ve

emeklilerine ödenmesini,

Emekli Maaşlarındaki adaletsiz ve ayrışan maaş farklılıklarını giderici ve geniş

kapsamlı İntibak düzenlenmesinin yapılmasını, ayrıca yılda 4 kez olmak üzere birer

maaş tutarında ikramiye ödemelerinin yürürlüğe sokulmasını,

Sağlığımızla ilgili her türlü tedavilerimiz sonucunda maaşlarımızdan kesilen

ödemelere son verilmesi ve en doğal insan ve anayasal hakkımız olan sendikal

örgütlenme gerçeğiyle yaşam şartlarımızın korunup, geliştirilmesinin önünde engel

Olunmaması ve sendika statümüzün tanınması amacıyla uluslararası antlaşmalar ve

anayasamızın 90. maddesine uygun haline getirilmesini bekliyor ve istiyoruz.”

(SALİH KILINÇ / HABER)

Editör: Seher ZEYBEK