11 Şubat 1922
Mevlevi şeyhi ve Konya Mebusu Abdülhalim Çelebi ve oğlu Bakır'ın Yunan ordusu tarafından casus sıfatıyla gönderilen eden Şemsimah ve Mühtedi Ahmet'le ilişkisinden dolayı Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından sorgulanmıştı.
Beşinci Şube'nin mazbatasına göre olayın arka planı kısaca şöyle idi: Rumların Konya' da bazı kişilerle ilişkisi olduğu ve bunların Delibaş Ayaklanması gibi bir ayaklanma için onlara silah, asker ve para gönderdikleri yolunda bir dedikodu vardır. Otuz yaşlarında ve Rumca konuşabilen Müslüman bir kadın olan Şemsimah ‘ın bu kişiler arasında olduğu söylenmektedir. Şemsimah, Abdülhalim Çelebi'nin Ankara'da bulunduğu sırada dergahında on beş gün kalmıştır. Daha sonra Şemsimah da Mühtedi Ahmet de yakalanmış, casusluk/ muhbirliklerini, Abdülhalim Çelebi'ye gönderildiklerini ve onu her gün ziyaret ettiklerini itiraf etmişlerdir. Meclisin 11. 2. 1338 (1922) tarihli gizli celsesinde, Beşinci Şube tarafından hazırlanan, 'Çelebi Efendinin o teşebbüs ve tertibata rıza ve muvafakadarını gösterecek deliller ve kat'i emareler elde bulunmadığından Çelebi Efendi hakkında, kanuni takibata gerek olmadığı' şeklindeki mazbata kabul edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 11 Şubat 1922 günü yapılan gizli celsede Afyonkarahisar Mebusu İsmail Şükrü (Çelikalay) Efendi ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa vaziyeti şöyle anlatmaktadır ;
Konya Mebusu Abdülhalim Efendi hakkındaki Beşinci Şube mazbatası
İsmail Şükrü Efendi(Karahisarışarki);
Bu şubede bendeniz de dahilim…. Sonra buradan bazı arkadaşları memuren gönderdik, tekrar bunların ifadesini almağa. Çünkü Şemsimah diyordu ki ben kendi işim için gelirken Uşak'ta bana şöyle bir şey tevdi ediverdiler. İnsan böyle bir işi, ağır bir işi tahammül edemezdi. Bunlar sorulmak lâzımdı. Mahkeme burada noksan sual etmiş dedik. Kendimiz arkadaşlardan üç beş kişi gönderdik. Bunlar isticvap edildiği zaman casus olan Şemsimah hakikati biraz daha tavzih ediyor ve evet diyor, mademki işin hakikatini soruyorsunuz. İşin hakikati, diyor, filân efendi tarafından tertip olundu ve ben casusluğa muvafakat ettim. Bin lira verecekti. Ben peşin istedim götüremezsin dediler. Hatta Uşak'ta da tekrar mukavele edildi. Uşak'tan, şimdi elyevm Yunan işgali altında olan Manisa'ya vardık. Çelebi Efendiden gelen bir mektubu okudu, işte bununla mektuplaşıyoruz. Zehra namında filân, filân da gitti, geldi müteaddit defa. Muvasala vaki oldu. On bin lirayı verecek sana, hatta o mektubu okudu diyor…
Mustafa Kemal Bey(Ertuğrul/Bilecik);
Esas mesele Manisa'da bir casus şebeki vardır. Kemal Bey ismiyle, Yorgaki isminde bir adam. Bir gün Şemsimah namında bir kadın Kemal Beyin ailesiyle temas hasıl eder ve görüşürler. Bu Kemal Bey Şemsimah namında bir kadını elde eder ve derki sen Konya'ya gideceksin. Çelebi Efendiyi göreceksin, bir kaç parola tarif ederler. Bunları vereceksin. Çelebi Efendi sana açılacak ve icab eden mükâlemeyi yapacaksınız der. Şemsimah bunu iki ifadede söylüyor. Güya Manisa'dan Konya'ya gelirken zevcinden bir maaşı varmış, o maaş için Uşak'a oradan da, geliyor bu kadın Konya'ya. Çelebi Efendi Hazretleri Ankara'da bulunuyor.
Hülya Küçük, Yakın tarihimizde Mevleviler, Konya’da Düşünce Ve Edebiyat, Türkiye Yazarlar Birliği 25.Yıl Etkinlikleri, Konya'da Düşünce ve Edebiyat Sempozyumu, Konya 2003,s.219
TBMM Gizli Celse Zabıtları,11 Şubat 1338(1922),Cilt :16,158.İnikat,S.730-731
(SALİH KILINÇ / HABER)