Son 10 gündür Filistin’de yaşanan insanlık dışı saldırıları gözyaşları içerisinde her akşam televizyonlardan izliyorum. Her savaşta olduğu gibi yaşamını yitiren insanların çoğu, en masum olan bebekler, çocuklar ve kadınlar.

Büyük Edebiyatçımız Yaşar Kemal’in dediği gibi; “Savaşı icat eden görmesin cennet.”

Davalarımız, insanları korumak ve yaşamın kutsallığına saygı duymakla ilgi olmalı. Bana göre, ölmek ve öldürmek üzere olan hiçbir dava haklı değildir.

İşte insan yaşamına saygı duyan bir avuç Uşaklı olarak 2017 yılında çıktığımız davamızın kutsal yolunda önce doğayı yaşatalım istedik. “Doğa yaşarsa insan da yaşar. Murat Dağı ölürse insanlar da susuz kalır ve ölür, tarım da yapamaz” diye düşündük ve davamızı yaşamak ve yaşatmak üzerine kurguladık.

Narin için ismini değiştirdi Narin için ismini değiştirdi

Murat Dağı’nda altın madeni aranmasını tüm dünyaya ilk duyuran gazetecik ve insan olmanın onuru ve gururunu omuzlarımda taşıyorum. O günleri kısmet olur da görürsem, torunlarım bana; “Dede bunca yıl gazetecilik hayatında ne yaptın? diye sorsa; “Evlat, Murat Dağı’nı kurtardım. Doğayı kurtardım, yaşamı kurtardım, insanı kurtardım” derdim.

“Murat Dağı kurtulsun” diye o kadar çok yaygara yaptım ki, yanıma ilk gelen merhum Mehmet Çamcı ve Funda Öz Akcura oldu. Canlar canı Funda kardeşim, bugün Murat Dağı 2 kez kurtulduysa onun özverisi sayesindedir. Ramazan ayında Gediz ve köylerinde cemaatin teravihten çıkmasını bekler, sabırla onlara  Murat Dağı’nda altın çıkarıldığı takdirde yaşamın nasıl yok olacağını anlatırdı.

Sonra Gediz ilçesine bağlı Fırdan köyünde Halil Kurt, Ramazan Kurt, Süleyman özdemir ve adı aklıma gelmeyen onlarca genci bulduk. Onlar da Gediz çayı gibi sel olup aktılar. O civardaki tüm köyleri sabırla örgütlediler. 

Eyy Fırdanlı Gençler?

Bu kalp sizi nasıl unutsun? yaz kış bahçenizden bahar eksilmesin emi? 

Mahmut Uludağ, Feridun Metin ve Can kardeşim Funda ile karlı bir kış akşamında maden çıkarılacak alanı gezmiştik. Daha sonra bize o dönemki Mimarlar Odası başkanı Turan  Ünlü, İnşaat Mühendisleri Oda Başkanı Ali Osman Doruk, Hasan Yüksel, Mevlut Yılmaz ve Arslan Civan katılmıştı. Sonra kartopu gibi hızla büyümeye başlamıştık.

Adını ayrıca yazmam gereken bir isim de Prof. Dr. Barış Metin canımız, onun hazırladığı Murat Dağı dosyaları ve raporları, okyanusta gemimizin rotasında sağ salim ilerlemesini sağlamıştı.

Hukukçularımız; Rıza Albay, Dilek Akagün, Serap Bitgin,, daha sonra İnşaat Mühendisleri odası Başkanı Ümit Alp, Mimarlar Odası Başkanı Çağlar Samancı, Zafer Akyol. Özgür Uğur… Bir çırpıda aklıma gelenleri say say bitmez. Mesela UTSO Meclis Başkanı Osman Çalıkuş…. Liste böylece uzar gider.

Hepimiz, Tanrı Zeus’un Olimpia Dağı’ndaki sarayından ateşi çalıp insanlığa armağan eden birer Prometheus olmuştuk.

Şimdi doğa dostları ve Murat Dağı’nın yaşamın kaynağı olduğunu bilen canlar bana soruyor: “Abi, madencileri sizlerin öncülüğünde 2 kez püskürttük. Hepinizden Allah razı olsun. Ama yine gelirler mi?”

Ben de “Evet, yine gelecekler. Murat Dağı’nda altın olduğu sürece gelecekler. Gelsinler. Nasıl iki kez kovaladıysak yine kovalarız. “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” şeklinde bir cevap veriyorum.

Peki, çözüm ne? Çözüm basit.

Elimizde Murat Dağı’nda altın aranmasının doğaya ve insana yaşamına zarar vereceğini gösteren kapı gibi bir mahkeme kararı var mı?

VAR…

Şirketin hazırladığı ÇED raporunu kabul etmeyen Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı kararı var mı?

VAR…

O zaman yapılacak iş şu: Özellikle iktidarın Kütahya ve Uşak Milletvekilleri Murat Dağı’nda maden arama ruhsatı alan şirketlerin ruhsatını iptal ettirmek için bakanlara ve hükümete baskı yapacaklar ve ruhsatlarını iptal ettirecekler. Bu kadar basit.

Bunu yapmak iktidar ve milletvekilleri için aynı zamanda bir samimiyet testi olacaktır. Samimi olarak doğa ve insan yaşamını savunuyorlar? Yoksa rantı mı? Göreceğiz.

Uşak Murat Dağı Yok Olmasın Platformu” olarak şu anda bizlerde maden arama ruhsatlarını hukuken iptal etmenin yollarını araştırıyoruz.

O da olmazsa ne yapalım? Ayağımızda demir çarık, elimizde asa yine düşeriz yollara. Çıkarız Olimpia Dağı’na çalarız zalim Tanri Zeus’un ateşini. Armağan ederiz insanlığa…

Biz Promethetuslar, Murat Dağı’ndan madencileri kovmaya alıştık. Ne zaman gelirlerse yine kovarız.

Murat Dağı ve yaşam savunucuları olarak kazandığımız başarıdan şu iki sonucu çıkardım:

1-    İnandığın yolda sonuna kadar ilerleyeceksin. Yolda ayağını taş alsa da dikan batsa da asla vaz geçmeyeceksin. En büyük gücün inancındır.

2-    Halka güveneceksin. İnancını aşılayacak ve doğru yolda olduğunu uygun bir dille ona aktaracaksın. Güvenini kazanacaksın.

Halk olmazsa başarı da olmaz. Murat Dağı’nda 2 kez kazanılan zafer halkın zaferidir. Halkımız yanımızda olduktan sonra, Bu canlarımız bedende durduğu sürece Murat Dağı’ndan bizi kimse vazgeçirmez. Bu böyle biline…

Muhabir: Salih KILINÇ