En baştan söyleyeyim, ben şahsen akıllı kart taraftarıyım. Gerçi şu anda kart kullanılan otobüslerde “bu paralı”, “bu bedavacı” diye bağırmasa iyi olacak ama ona da şükür. Para derdi yok, bedava biniyor diye şoför efendinin düşmanca bakışı yok, bozuk para derdi yok. Artık, Türkiye’de toplu taşımada akıllı kart kullanmayan Uşak’tan başka il var mı bilmiyorum. Ama bence Uşak’ta da kullanılsa çok iyi olur.
Özellikle hastaneye giderken kartla gidiyorsun dönüşte para veriyorsun. Hangisi geçerli bilemediğimiz için otobüse binerken bir elimizde kart, bir elimizde parayla biniyoruz. Kart kullanım işi de bir türlü rayına oturmadı.
Gelelim asıl demek istediğime: halk otobüsleri işletmecilerinin bu sorunda haklı olup olmadıklarının bir önemi yok. Asıl sorun, Uşak Belediye Başkanı Sayın Özkan Yalım’ın yaklaşımındadır.
Verdiği sözleri tutmamasından falan bahsetmiyorum. Olaylara ve insanlara yaklaşımın hatalı olduğunu vurguluyorum. Otobüs işletmecilerinin haklı ya da haksız olmasından daha önemlisi, taleplerinin dikkate alınmasıdır.
İnsanlar arasında bir sorun yaşanıyorsa bu sorunun mutlaka iki tarafı vardır. İki taraf görüşmezse kimin haklı kimin haksız olduğu nasıl anlaşılacak? Anlaşılamaz ki…
İletişim kurmazsanız sorunu çözemezsiniz ve kar yığınları gibi çığ olur. Önüne geleni içine alarak büyük bir faciaya yol açabilir.
Bakınız, otobüsçülerin eyleminin gölgesinde kaldı. Aynı anda bir başka grupta belediye binası önünde haklarını aramak için gelmişlerdi.
Uşak belediye binası önünde işten haksız çıkarıldıklarını ileri sürüyorlardı. Haklılardır, haksızlardır. Benim için bunun bir önemi yok.
Uşak Belediye Başkanı Sayın Özkan Yalım’la iletişim kopan gruplar, soluğu belediye önünde almaya başlarsa, Uşak’ın huzur ve tadı kaçar. Halbuki iletişim kurulsa mutlaka bir çözüm yolu bulunur.
Yarın belediye ile sorunu olan, esnaf, kabzımal, taksici, hakkını aramak için her gün belediye önünde ya da kent meydanında gösteri yapmaya kalkarsa Uşak’ın huzur bozulur ve kargaşa başlar. Hiçbir sorun da çözülmez.
Sorunların çözümü için tek çare tarafların bir araya gelerek iletişim kurması ve empati yaparak karşı tarafı anlamasıdır.
Burada en büyük görev, Belediye Başkanı Sayın Özkan Yalım’a düşmektedir. “Ben ne dersem o olacak” dayatmasından vazgeçmeli, karşındaki aptal da olsa fikirleri yanlışta olsa dinlemek zorundadır. Çünkü, onlar halktır. Sayın Yalım halkın oylarıyla başkan seçilmiştir. Oy vermeyen de belediyeye vergisini vermekte ve vatandaşlık görevini yerine getirmektedir. Oy versin vermesin halktır. Sözlerine kulak vermeye layıktır.
Ben, Sayın Yalım’ın otobüsçülere meydan okuduğu videosunda belirttiği, “pazartesi günü Uşak Üniversitesi açılacak. Görelim bakalım onların efeliğini” yaklaşımını da doğru bulmuyorum. Ancak otobüs işletmecilerinin ne yapacağını da çok merek ediyorum. Yarından sonra neler olacak? Göreceğiz.
Kısa adı “SODEMSAN” olan Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası tarafından yapılan bir ankete göre Uşak Belediye Başkanı Sayın Özkan Yalım’ı Uşak halkının yüzde 73’ü destekliyor ve başarılı buluyormuş.
Ancak, Sayın Yalım, başta kendi partisi ile bile kavgalıyken, kafe sahipleri, esnaflar, otobüs işletmecileri, kabzımallar, taksiciler Uşak’ın birçok kesimiyle ya dargın ya da mahkemelik olmuşken bu yüzde 73’lük kesim nasıl oluşmuş? Ben anlayamadım.
Gerçi, anketlere fazla güvenmemek gerekir. Yazımı dünyanın en büyük futbol takımlarından Manchester United FC’nin yıllarda genel menajerliğini yapan Sir Alex Ferguson’un şu sözü ile tamamlamak isterim:
"İstatistikler ve anketler mini etek gibidir, çoğu şeyi gösterir ama asıl gösterilmesi gerekeni göstermez."