Uşak Tarihi Araştırmacımız Sevgili Ömer Aşçı, araştırmalarıyla Uşak tarihinin karanlıkta kalmış sayfaalrına ışık tutmaya devam ediyor.

23 Mayıs 1921 Türk Kurtuluş Savaşının seyrini değiştiren köprü; Eşme 199.Köprüsü(Demiryolu Viyadiğü)

İnönü savaşlarında yenilen Yunan Küçük Asya Ordusu büyük bir hırsla Ankara üzerine yapacağı taarruza hazırlanıyordu. Türk Kurtuluş Savaşı Tarihi’ne Sakarya Meydan Muharebesi olarak geçecek bu savaş için Türk Ordusu’nun zamana ihtiyacı vardı. Ama Yunan Küçük Asya Ordusu birlik ve mühimmat açısından takviye edilerek güç toplamaktaydı. Yunan Başkomutanlığının evinde katıldığı toplantılarda kendisini Amerikan film muhabiri olarak tanıtan Türk Ajanı Mahmut Esat (Tomruk)Bey (İngiliz Kemal) Heyeti Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya cepheye hazırlanan bir trenle birlik ve mühimmat takviyesinin olacağını haber vermişti.

“YUNAN İKMAL TRENİ EŞME’Yİ GEÇMESİN”

Garp Cephesi Askerî Polis Teşkilatı’nın Bir Numaralı Türk Casusu İhtiyat Zabiti/Yedek Subayı Denizlili Fahri (Akçakoca) Bey istihbarat toplamakla görevlendirilir. Raporunda; yedi vagon cephane (el bombası, piyade fişeği, yedi buçukluk obüsler) olduğunu iletir. Bu mühimmat trenini imha etme görevi Demirci ile Gördes arasında bulunan Demirci Akıncıları Teşkilatı Başkomutanı Kaymakam İbrahim Ethem Akıncı’ya bildirilir. Görev emrinde bu trenin Eşme’den ileri geçmemesi gerektiği emredilmektedir. 12.Akıncı Müfrezesi Komutanı Parti Pehlivan görevlendirilir. 12.Akıncı Müfrezesi askeri Manisa ilinin Salihli ilçesine bağlı Kırdamları Köylü Ahmet (Erdemli)Bey 23 Mayıs 1921 günü gerçekleşen bu olayı şöyle anlatmaktadır;

U S A K T A R İ H İ 1

Müfreze Kumandanı bu şifreyi okuduktan sonra bize hitaben, bu duruma göre Yunan Takviye treni Eşme’den tarafa geçmemesi gerekiyor. Bu trenin imhası içinde bize görev verildi. Bunun içinde başımızda 12.Müfreze kumandanı Parti pehlivan vardı. Yunan takviye treni cuma günü İzmir’den hareket edecekmiş. Biz Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşam yola çıktık. Tam teçhizatlı olarak bir gecede Kula’nın doğusundan geçip Alaşehir ile Eşme arasında bulunan 199 no’lu Viyadük (altından su seçmeyen) Köprüsünü sabahın erken saatlerinde tutarak trenin Eşme’den ileriye geçmemesi için köprünün muhtelif yerlerine dinamit koyduk. Tren yaklaştıkça bizde heyecan başladı. Treni dürbünlerimizle incelediğimizde çok yüklü olduğunu üzerinde cephaneler olduğunu gördük. Vagonların her tarafı asker dolu idi. Bu yedi vagonu biri önde, biri ortada ve diğeri arkada olmak üzere üç lokomotif çekiyordu. Köprünün kontrolünü yapan subay lokomotife binince bizde rahatladık. Lokomotif tam köprüyü geçip tekerlerin karaya basacağı sırada müthiş bir infilak ve gürültü koptu ve arka arkaya patlamalar oldu. Malzemeler ve vagon parçaları havada uçuşuyordu. Köprü ile beraber üzerindeki yedi vagon ve üç lokomotif de o yüksek köprüden aşağı düştü. Yere çarpan düşman top mermileri de patlamaya başladı. Patlamanın şiddetinden bulunduğumuz yer sallanıyordu ve biz deprem oluyor sandık. Böylece Yunan takviye treni 199 No’lu Viyadük köprüsünden uşak tarafına geçemedi. Böylece bu görevi yerine getirmenin sevinci şehit makbule ve eşi Halil Efe’nin ve daha nice şehitlerimizin intikamını almış olduk. Bu görevi yerine getirdikten sonra tekrar asıl görevimizin başına döndük. Müfreze içinde Torunlu Köyü’nden Kürt Ali Efe, Demirci’nin Şehre Küstü Mahallesinden Küçük Halil Efe, Bolu’nun Selviler Köyü’nden Emin Mert de vardı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Askerî Polis (Ayn-Pe) Teşkilatı İstihbarat Memuru Mustafa (Razi Yalkın) Bey, 23 Mayıs 1921 günü 57.Tümen Alay Kumandanı Bombacı Ragıp Bey’in Uşak Cephesi’ndeki kahramanlık hikayesini şöyle aktarmaktadır;

Meçhul Kahramanlar Serisinden: 11

Ragıp Yurt ve Milletin Kurtulması İçin Cepheden Cepheye Koşuyordu

…Ragıp, artık hakkında beslenilen menfi kanaatleri, İkinci defa olarak ifa ettiği bu eşsiz hizmetle ve tamamıyla tashih ettirmişti. Hatta(Çivril)de bulunan alaylardan birine bölük kumandanı tayin edilmiş, bir derece terfinin inhası suretiyle taltifi cihetine bile gidilmişti.1337 senesi yazında, bu fedakâr genci yine bir hamaset destani yaratırken görüyoruz. O esnada, işgalciler Sakarya taarruzuna hazırlanıyor, İzmir-Afyon demiryolu ile, durup dinlenmeden, nakliyat yapıyorlardı. Kumandan Şefik Bey, bu nakliyatı da vurmak ve düşmanın manevi kuvvetlerini sekteye uğratmak vazifesini yine Ragıp’a vermek, feragat ve fedakarlığı cana minnet bilen bu genci yine sevindirmek kadirbilirliğini gösterdi. Ragıp, dinamitlerle mücehhez bir müfreze ile Dinar ve Çal üzerinden (Alaşehir-Uşak) arasındaki demiryolunu gözlüyor, İzmir’den Uşak istikametine gidecek bir treni bekliyordu. Fakat, bu defa taarruz planını değiştirmişti. Düşmana daha kuvvetli bir darbe indirmek için, Ahmetler istasyonuna yakın bir yerde bulunan büyükçe bir köprüyü gözüne kestirmişti. Maksadı, düşmanı daha ehemmiyetli derecede bir zaiyata uğratmak, aynı zamanda nakliyatı daha uzun bir müddet için durdurmaktı. İntihap ettiği bu köprünün bulunduğu mahal, öyle bir noktada idi ki, trenler İzmir’den gelirken bu köprüye kadar meyilli bir araziden adeta kayar gibi inmek ve köprüden sonra da dikçe bir yokuşa tırmanmak vaziyetinde bulunuyorlardı. İşinin hakikaten ehli olan kahraman Ragıp’ımız, bu noktayı seçerken gayet iyi düşünmüş ve burada düşmana azami zayiat verdirebileceğini tahminde cidden büyük bir isabet göstermişti. Hesabını ona göre yapmış, köprünün icap eden yerlerini dinamitlerle donatmıştı. O akşam, 1337 yılı mayısının yirmi üçüncü gecesi idi. Saatte on bir buçuk (ezani saatle) idi. Müfrezenin yılmaz erleri, icap eden noktaları tutmuş, hat boyunu gözlemeye koyulmuşlardı. Ragıp'ta, kendisine tarassut mahalli ittihaz ettiği kovuğa sokulmuş, ellerini şakaklarına koymuş, şansının lütfedeceği neticeyi değil, zekâ ve cüretinin semeresini bekliyor, heyecanından zangır zangır titriyordu.

…Ragıp, o gecenin de kahramanı oldu. Zafer perisi onun başını hakikaten parlak bir muvaffakıyetin yeni bir eklilini koydu. Alaşehir istikametinden son süratle gelen uzun bir tren tam köprünün üzerinde iken infilak vuku bulmuştu. İçinde bulunduğu bilahare haber alınan binden fazla asker telef olmuş, yaralanmış dört adet de on beşlik top bir daha kullanılamayacak bir hal almıştı. Miralay Şefik Bey’in yüreği gurur ve sürurla yine çarptı. Kahraman Ragıp’ın göğsü iftiharla yine kabardı. Kumandan, bu büyük muvaffakiyeti vesile ittihaz ederek, Ragıp’ın mülazımlığa terfii hakkında evvelce yapılan ve fakat, bir türlü kabul ve isaf olunmayan inhayı bir daha tekrarladı. Ragıp, artık bir yerlerde durup oturamıyor, tıpkı Azrail gibi, durup dinlenmeden boyuna düşmana tırpan atıyordu. Türkün varlığını, acarlığını, yamanlığını düşmanlarına doyura doyura tattırıyordu. Sözün kısası ortalığa duman attırıyor, ölüm dağıtıyordu.

Adnan Menderes Uşak’a ilk kez CHP müfettişi olarak geldi Adnan Menderes Uşak’a ilk kez CHP müfettişi olarak geldi

Yazan: M. SIFIR

YUNAN CEPHANELİĞİ İMHA EDİLİYOR

Yunan Küçük Asya Ordusu’nun taarruz hazırlığı 23 Mayıs 1921 günü gerçekleşen bu harekât sonrası aldığı darbeyle gecikmiştir. Akabinde 6 Temmuz 1921 tarihinde Kuvayi Milliye Komutanı Yüzbaşı Ali Bey tarafından Eşme-Elvanlar Tren İstasyonu’ndaki Yunan Cephaneliği imha edilmiştir. Yunan Küçük Asya Ordusu’nun taarruz hazırlığı şayet gecikmese ve taarruza geçebilse Türk Ordusu’nun hazırlıksız yakalanarak mağlup olacağı ve Kuvayi Milliye’nin kalbi olan Ankara’nın işgal edileceği muhakkaktır. Türk Ordusu bu harekatla Yunan taarruzunu üç ay geciktirmiştir. 199.No’lu Viyadük Saldırısı ve Elvanlar Cephanelik Baskını Türk Kurtuluş Savaşı Tarihi’nde savaşın seyrini değiştiren kritik operasyonlardır.

Muhabir: SALİH KILINÇ