Metin, iklim adaleti olmadan etkin mücadele mümkün olmadığını belirterek yeni iklim yasası hakkındaki TEMA’nın görüşlerini şöyle aktardı:

Genel Değerlendirme ve İklim Kanunu Neden Gereklidir?

İklim krizi; ekosistemlerin dengesini bozan, aşırı hava olaylarını artıran, toprak bozulumu ve çölleşme gibi sorunlara yol açan, toplumsal eşitsizlikleri ve ekonomik zorlukları derinleştiren küresel bir sorundur. Bu nedenle etkileri günden güne artan bu krizle mücadele edebilmek için bilimsel, sosyal ve ekonomik boyutları kapsayan kapsamlı yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alması nedeniyle iklim krizine karşı en kırılgan bölgelerden biridir. Bu bağlamda, iklim değişikliğiyle etkin mücadele için somut hedefler içeren, adil geçişi güvence altına alan ve iklim adaletini gözeten bir İklim Kanunu kritik önem taşımaktadır.

İklim Krizinin Etkilerine Karşı Ortak Hareket Etmeliyiz

TEMA Vakfı olarak iklim krizinin siyasi görüşlerden bağımsız, hepimizi etkileyen bilimsel bir gerçeklik olduğunu her fırsatta vurguluyoruz. İklim krizi nedeniyle her geçen gün şiddetlenen doğal afetler, su krizi ve gıda güvenliği sorunları, toplumların geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle etkili çözümler geliştirmek için siyasi ayrımları bir kenara bırakarak ortak hareket etmemiz gerekiyor.

İklim Adaleti Olmadan Etkin Mücadele Mümkün Değil

İklim krizinden en çok etkilenenler, kırılgan gruplar ve dezavantajlı topluluklardır. Bu nedenle iklim adaletini güvence altına almayan bir kanun, eksik kalmış sayılır. Sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri azaltacak, enerji dönüşümünde kimseyi geride bırakmayacak bir yapı, İklim Kanunu’nun temel bileşenlerinden biri olmalıdır.

Prof. Dr. Barış Metin Tema Uşak İl Temsicisi

Fosil Yakıtlardan Çıkış ve Emisyon Azaltımı

İklim krizinin temel nedeni fosil yakıt kullanımıdır. Ancak mevcut kanun, fosil yakıtlardan çıkışa dair bir takvim ya da net sera gazı azaltım hedefi içermemektedir. Bu tür somut hedeflerin yer almadığı bir düzenleme, krizi çözmekten uzak ve bağlayıcılığı sınırlı bir çerçeve sunar. Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi varsa, bunun 2030 ve 2040 gibi ara hedeflerle desteklenmesi ve fosil yakıt kullanımının kademeli olarak sonlandırılmasına yönelik net bir yol haritası oluşturulması gerekir.

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Denkleştirme Mekanizmaları

TBMM’ye sunulan kanun teklifinde ağırlıklı olarak Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) yer verilmiş olsa da, bu sistem tek başına emisyon azaltımını garanti etmez. Ayrıca ETS gelirlerinin adil geçiş mekanizmalarına aktarılacağına dair bir güvence de bulunmamaktadır. Öte yandan, emisyon azaltımı yerine ağaçlandırma yapılmasının önerilmesi, iklim politikaları açısından yetersiz bir yaklaşımdır.

Ağaçlandırma doğa temelli çözümler arasında yer alsa da, fosil yakıt kullanımını ikame edemez; denkleştirme mekanizmaları şeffaf, denetlenebilir ve kalıcı karbon tutumunu sağlayacak biçimde tasarlanmalıdır.

T E M A 1

İyi Örnekler ve Türkiye’nin Eksikleri

Örneğin pek çok Avrupa ülkesinin yanı sıra Şili’nin İklim Kanunu, 2050’ye kadar net sıfır emisyonu bağlayıcı hedef haline getirirken; bilimsel danışma kurulu ve bölgesel iklim değişikliği komiteleri gibi mekanizmaları da içeriyor. Türkiye’deki mevcut düzenleme ise şeffaflık, denetlenebilirlik, bilimsellik ve katılımcılık ilkelerinden uzak kalmış görünüyor. İklim politikalarının etkili ve güvenilir olabilmesi için bu unsurlar mutlaka yasal çerçevede yer almalıdır. Ancak TBMM’ye sunulan kanun teklifinde bunların yer almadığını görüyoruz.

Kırılgan Gruplar İçin Sosyal Düzenlemeler

Uşak’taki feci kazada yaşamını yitiren kişinin kimliği belli oldu Uşak’taki feci kazada yaşamını yitiren kişinin kimliği belli oldu

İklim değişikliğine karşı toplumun kırılgan kesimlerini koruyacak sosyal yardım programları, yerel dayanışma ağları ve ekonomik destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve düşük gelirli gruplar için özel politikalar geliştirilmelidir. Fosil yakıtlardan çıkış sürecinde iş kaybı yaşayabilecek gruplar için adil geçiş mekanizmaları ve sosyal koruma önlemleri de bu düzenlemenin parçası olmalıdır. Bu nedenle İklim Kanunu, bu yönleri kapsayacak şekilde yeniden ele alınmalı ve sosyal adaleti önceliklendiren düzenlemelerle güçlendirilmelidir.

Muhabir: SALİH KILINÇ