Uşak ve çevresinde o kadar çok gezilecek yer var ki; gezmekle bitmez. Bugün sizlerle Uşak’a 80 kilometre uzaklıkta bulunan Manisa’nın Kula ilçesini gezelim istedim. 

Peri bacaları, “Yanık Ülke Katakekaumene”, Kula evleri, Tapduk Emre Dergahı, Yunus Emre kabri ve Kula’nın eşsiz doğal güzellikleri oluşumları eşliğinde eminim unutulmaz bir gezi olacaktır.

Kula 3

Dilerseniz, ilk durağımız Kula’nın meşhur peri bacaları olsun.  “Arada Taşyaran Vadisi’ni görün” diyeceğim. Ama araç dönüşü yok. En iyisi Kula gezisinden sonra vaktiniz olursa Uşak istikametine giderken bir uğrayın.

Uşak Valisi Ergün'ün Ahilik Haftası Mesajı Uşak Valisi Ergün'ün Ahilik Haftası Mesajı

Kula 7

Peri bacaları, Nevşehir Kapadokya’nın biraz küçüğü. Doğanın kayaları aşındırmasıyla oluşmuş inanılmaz bir güzellik. Gediz Vadisi’ndeki peri bacalarını gezerken hem doğada yürüyecek hem de bu güzellikler karşısında hayran kalacaksınız.  Yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda serpilen doğal oluşumların şekilleri sanki usta bir heykeltıraş tarafından oyulmuş kadar muntazam ve düzgün.

Kula 1

Yanık Ülke Katakekaumene

Kula ilçesinde beni en çok etkileyen bölge; “Yanık Ülke Katakekamene” olmuştur. Bildiğim kadarıyla yıllar önce burası Türkiye’nin ilk jeoparkı ilan edilmiş ve çok güzel yürüyüş yolları ve bisiklet parkurları yapılmıştı.

Beni neden çok etkilemişti? Her yer simsiyah. Sanki kömür parçaları üzerinde yürüyormuşsunuz hissi yaratıyor. Sönmüş volkanik püskürtüleri çıtır çıtır ediyor. Antik dönemde buraya ayak basan Amasyalı Strabon da benim gibi buradaki siyahlıktan çok etkilenince buraya; “Katakekamene” yani “Yanık Ülke” deyimini kullanmış, adı da o gündür bugündür böyle kalmıştır.

Kula 4

Çevremiz, günümüzden 12 bin yıl önce son patlamasını yaşamış Divlit Yanardağı’nın saçtığı volkanik püskürtülerle dolu. Her yer simsiyah. Lavların oluşturduğu mağaralar da ortama gizem katıyor.

Kula 10

Ayrıca jeoparkın bulunduğu alandan yaklaşık 750 metre yükseklikteki Divlit Yanardağ’ına çıkmakta çok heyecan verici. Yalnız çıkarken çok dikkat etmelisiniz. Sizden önce çıkmaya çalışan bir arkadaşınızın ayağının altından yuvarlanan taş ve toprak size zarar verebilir ve aşağılara geldiğiniz yere yuvarlayabilir. Zemin çok gevşek. En ufak bir harekette aşağıya akıveriyor.

Kula 8

Yine de 12 bin yıl önce sönmüş bir yanardağa tırmanmak ve ağzını görmek müthiş heyecanlı bir şey. Bize verilen bilgilere göre; burayı görmek üzere yılda yaklaşık 30 bin kişi geliyor. Özellikle yer bilimci bilim insanları ve öğrencileri için tam bir açık hava laboratuvarı.

Burada taşlaşmış, ilk çağa ait insan ayak izlerine rastlamakta mümkün. Düşünsenize sizden binlerce yıl önce yaşamış bir insanın varlığının kanıtı olan ayak izleri. Tarih, arkeolojiyi işte bundan çok severim. Benden binlerce yıl önce bulunduğum alanda insanlarına yaşadığını düşünmek daima beni ürpertmiş ve ilginç gelmiştir. Ne yiyorlardı? Ne içiyorlardı? Nasıl ısınıyordu? Tuvalet ihtiyacını nasıl gideriyorlardı? Hiç yıkanmışlar mıydı?

Sizleri bilmem ama Kula ilçesindeki Yanık Ülke (Katakekamene) mutlaka görülmeli ve gezilmelidir diye düşünüyorum.

Kula 9

Kula evleri ve şarabı

Kula ilçe merkezi de başlı başına görülmeye değer tarihi canlı olarak ayakta kalmayı başarmış güzel, şirin ve doğal güzelliklerle dolu bir ilçemiz. Kula Evleri, özgün ve otantik mimarisi ile çok hoş görünüyor. Bir zamanlar köşk olan bu oteller en fazla 8-10 odalı butik otellere dönüştürülmüş durumda.

Bir zamanlar Germiyanoğulları Beyliğine başkentlik yapmış bu şirin ilçede dolaşmak tarihin koridorlarında dolaşmak hissi verdi bana. Butik otellerde çok şarap satılıyor. Volkanik olduğundan dolayı Kula bağları bereketli ve üzümleri şahane. Satılan şarapların markası da ne biliyor musunuz?

Katakekamene yani Yanık Ülke şarabı. Uşak’ta da Uşak’ı anımsatacak bir ürün markası olsa: İşte Blaundos, Sabeste, Taşyaran, Kanyon gibi. Ne güzel olurdu değil mi?

Kula 6

 “Bu kapıdan değil adamın odunun bile eğrisi bile girmez”

Ozanlar Ozanı Yunus Emre kırk yıl boyunca her gün dağa çıkarak sırtına yüklediği odunları indirdi. Ömrünün 40 yılını bu sabrına adadı. Kalbinin yüreğinin aydınlığa ereceği günü bekledi.

Yunus Sivrihisar'ın Sarıköyü'nde yaşıyordu. Tapduk Emre Dergahının Şeyhi Tapduk Emre'nin kapısına sığınmıştı. Yunus Emre gibi şeyhin dergâhına sığınan başka insanlarda vardı. Dergâhta herkese bir görev verilirdi hiç kimse boş durmazdı. Tapduk Emre, Yunusa dağdan odun getirme görevini vermişti.

Yunus her gün dağa çıkıp odun getirirdi ve asla eğri odun yüklenmezdi sırtına. Neden hep düzgün odun getiriyorsun? Hiç mi eğri odun yok bu ormanda? diye sorulduğunda ise yunus şu cevabı veriyordu; “Tapduk'un kapısına eğri odun yaraşmaz."

Kula 2

Kula gezimizde son durağımız  Yunus Emre’nin “Tapduk'un kapısına eğri odun yaraşmaz" cevabını verdiği Tapduk Emre dergahı oldu.

İzmir istikameti doğru ilerliyorsunuz. Kula ilçesi bitiminde bir yokuş vardır. Orada sağa dönen yol Gökçeören köyüne gider. Gökçeören’i geçtikten sonra Emre köye ulaşırsınız.

Kula 5

İşte Anadolu’da yedi kabri bulunan Yunus Emre’nin bir kabri de Emre köyündedir. Tam 40 yıldır odunun eğrisi bile girmeyen dergahta şimdi cami olarak kullanılmakta, Duvarlarına nakşedilmiş o el emeği göz nuru eserler bile buraya gelmeye değecektir. Emin olun.

Uşak’ta yaşayan ve aracı olup da Katakekamene yani Yanık Ülkeyi görmeyen varsa ona çok üzülürüm. Böylesine bir güzelliği göremedikleri için.

(SALİH KILINÇ / GEZİ YAZILARI)

Muhabir: SALİH KILINÇ