Uşak’ta görev yapan hekim ve sağlık çalışanları Gazze için 24.kez bir araya gelerek sessiz yürüyüş yaptı.
Kent merkezinde bulunan Ulu Cami önünde toplanan hekimler, sağlık çalışanları ve Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan grup, 15 Temmuz Şehitleri Meydanı’na kadar yürüdü ve burada bir basın açıklaması yaptı.
“SİYONİST REJİM SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE KATLİAM YAPMAKTA”
Aile Hekimi Dr. Musa Öz grup adına yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
7 aydır devam eden soykırım ve zulme sabreden onurlu Gazze halkına ve bütün zorluklar içerisinde açlığa, ilaçsızlığa rağmen kendi canı pahasına hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına selam olsun.
Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak Sessiz Yürüyüş’ümüzün 24. haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık.
Yaklaşık bir asırdır Filistin'i işgal eden siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek vatanlarına ve mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekimden itibaren süren saldırıları neticesinde şehid sayısı 35 bin, yaralılar ise 100 bin kişiyi geçmiş ve 20 bine yakın çocuk ise yetim kalmış durumdadır. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları artık katliamlara dönüşmüş olmasına rağmen söz konusu saldırılar için uluslararası alanda hiçbir yaptırım çalıştırılmamıştır.
35 HASTANEDEN BİRKAÇI KALDI
Saldırılardan önce Gazze'de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken, bugünlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcuttur. Bunların da sadece 2'sinde aktif olarak ameliyat yapılabilmektedir. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumdadır.
Gazze'nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalanmış ve hizmet dışı kalmışken, Gazze’nin güneyindeki en büyük hastane olan El-Nasır Hastanesi de bombalanarak ve hizmet veremez hale getirilmiştir.
Bunlara rağmen hekim ve sağlık çalışanları büyük bir fedakârlık göstermekte ve 7 aydır maaş almadan çalışmaya devam etmektedirler. Bu insanüstü gayretlerinin karşılığında ise birçok hekim ve sağlık çalışanı şehit edilmekte, tutuklanmakta ve göçe zorlanarak, sağlık hizmeti veremez hale getirilmektedir.
Ülkemiz tarafından 2011-2017 yılları arasında Gazze Şeridi'nde inşa edilen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin ise İşgalci İsrail'in 7 Ekim saldırıları sonrasında askeri amaçlarla kullanılmaktadır.
Ayrıca son günlerde İsrail askerlerinin çekildiği Nasır ve Şifa Hastaneleri’nde toplu mezarlar ortaya çıkarılmış, işkence edilerek şehid edilen insanların cesetleri, İşgalci İsrail’in vahşetini gözler önüne sermiştir.
GAZZE HALKI AÇLIĞA MAHKUM EDİLMEKTEDİR
Gazze halkı başka bir zulüm biçimiyle, abluka altına alınarak açlığa mahkûm edilmektedir. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, bu sefer de yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkûm hale getirilmektedir. Çok sayıda artan menenjit ve hepatit C vakası mevcut durumu daha da zorlaştırmaktadır.
İsrail, Gazze'nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş olup, hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapmaktadır. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve en son sığındıkları hastaneler dahi bombalanmaktadır.
Gittikçe zalimliği ve zulmü artan İşgalci İsrail’e diyoruz ki;
Zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır. Senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin karanlık sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın.
Bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında yer alıp yardımcılığını yapanlar da utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacaklardır.
Unutulmasın ki 2 milyon mazlumun göğü inleten çığlıklarına sessiz kalan sağırlarla
Çocuk ve kadınlar öldürülmesine rağmen susan dilsizlerle,
35 bin kişinin katledilmesini görmeyen, kör taklidi yapan adeta üç maymunu oynayanlarla mutlaka hesaplaşacağız.
Öyle bir hesap ki bugün silahlarıyla güçlü gözükenler o gün zalimlerin yaşayacağı korkunç akıbeti yaşamaktan kurtulamayacak. Elbet bugünler de geçecek ve tarih olacaktır. Bugünlere dönüp baktığında elinden geleni yapanların gönlü ferah olacak, ama diğerleri ise vicdanlarda mahkûm olacaklardır.
Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda, gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda,
EYLEM ile yüreğimizdeki ateşi diri tuttuğumuzda, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, DUA ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, BOYKOT ‘u gevşetmediğimizde ise sevinen, mazlumlar olacaktır.
Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu GAZZE, KAZANIYOR, KAZANACAK…
Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz!”
Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz.
"Kanıksamayacağız!" "Normalleştirmeyeceğiz!" "Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!"