Efendim, bu konuya nereden geldik? İYİ Parti Uşak Belediye Başkan Adayı Sayın Muhammet Gür, dün mal varlığını açıklamış. Sayın Gür’ün mal varlığını şöyle bir tekrar hatırlarsak;
“Uşak ili Merkez Bozkurt Mahallesi 2500 metrekare arsa alanlı bağ evi, Uşak ili Eşme ilçesi Hamamdere köyünde anneden miras tarla, Aydın ili Kuşadası ilçesi Davutlar Mahallesi yazlık villa, Uşak ili merkez Kemal Öz Mahallesi iki adet 2 + 1 daire, Uşak ili merkez Fatih Mahallesi Orhan Dengiz Bulvarı üzeri iki adet iş yeri 1/2 hisse, Gür Yapı Mühendislik ve Mimarlık şirketinin 1/2 sahipliği, Banka hesaplarında 7 milyon 900 bin lira”.
Allah sevdikleriyle güle güle harcatıp yemek nasip etsin. Kimsenin malında gözümüz yok.
Başka hangi belediye başkan adayları mal varlığını açıkladı? Bilemiyorum. Ancak, diğer adayları da şöyle bir anımsarsak;
AK Parti Uşak Belediye Başkan Adayı Sayın Mehmet Çakın, babadan zengin, fabrikaları falan var bildiğim kadarıyla,
CHP Uşak Belediye Başkan Adayı Sayın Özkan Yalım; hanlar, hamamlar, akaryakıt istasyonları, tırlar, say say bitmeyecek kadar zengin…
MHP Uşak Belediye Başkan Adayı Sayın Sezer Ateş müteahhit, bir çok inşaatlar, daireler…
Belki de içlerinde en züğürdü Sayın Muhammet Gür’dür. Ne bileyim?
Dediğim gibi kimsenin malında gözümüz yok. Züğürtlükten bizimkisi. Ama asıl demem o değil. Hani deniyor; “Anayasamıza göre herkes hür ve eşittir. TC vatandaşı olan herkesin seçme ve seçilme hakkı vardır”.
Geçin bunu ve “Çok parası olanın seçilme hakkı vardır. Parası olmayanın seçme hakkı vardır." şeklinde değiştirin.
Biz züğürtlerin seçme hakkının da ne kadar olduğu tartışılır. Tüm partilerde genel başkanlar önümüze bir adayı koyar ve “Bunu Uşak Milletvekili ya da Uşak Belediye Başkanı olarak seçeceksiniz” der. Bizler de noter kâtibi gibi önümüze ne konduysa onu onaylar ve seçmek için uğraşırız.
Yani can dostlar, benim güzel ülkemde parası olmayan milletvekili, belediye başkan aday adayı dahi olamaz.
Bunun bir tek istisnası baba memleketim Tunceli Merkez’in Belediye Başkanı olan “Komünist Başkan” lakaplı Sayın Fatih Mehmet Maçoğlu olmuştur. Sayın Maçoğlu, laborant yani sağlık memuru, bildiğin devlet memurudur.
Onun dışında bildiğim kadarıyla züğürt olupta milletvekili, belediye başkanı seçilen pek yoktur. Parasız adam gereksiz adamdır. Benim gibi ancak zengin malı için çenesini yorar.
İstersiniz, bu yazımı mübarek Ramazan gününde fazla uzatmayayım. Çok sevdiğim bir siyasi fıkra ile tamamlayayım.
Yine belediye bakanlığı seçimlerinin olduğu bir ilde adaylar oy kapabilmek için oradan oraya koşturmakta vatandaşa fukara sümüğü gibi yapışarak oyunu istemektedir.
Kasabanın birinde hava çok soğuktur. Her yeri buz tutmuştur. Vatandaşın birisi tamamen buz tutmuş kaldırımda kayma korkusu ile ağır ağır ilerlerken korktuğu başına gelir ve ayağı kayarak poposunun üzerine oturur kalır.
Tam o sırada belediye başkan adaylarından birisi arkasından oy isteye isteye ilerlemektedir. Vatandaşın düştüğünü görünce hemen fırlar ve onu yerden kaldırır.
Vatandaş kendisine teşekkür eder. Başkan adayı yerden kaldırdığı vatandaştan kendisi ve parti için oy ister.
Yere düşen vatandaş; “Bak dostum. Ben az evvel yere düşerken popomun üstüne düştüm. Beynimin üzerine değil” şeklinde cevap verir.