Dakikalar içinde ölüme yol açan, uzun süreli, kalıcı sakatlıklara neden olabilen menenjitten çocukları korumanın tek yolu: Aşı
Menenjit, beyni ve omuriliğini saran meninks adlı zarın iltihaplanması sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Ateşle birlikte baş ağrısı, bulantı, kusmaya, havaleye, bilinç bulanıklığı ve bilinç kaybına yol açabilen, bazı durumlarda vücutta döküntülerin görüldüğü ağır bir hastalık tablosudur. Bu hastalığın en önemli özelliği yüksek oranda ölüme yol açmasıdır ve uzun süreli kalıcı sakatlıklara neden olmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre günümüzde bile dünya genelinde iki buçuk milyon menenjit vakası ve iki yüz elli bin ölüm görüldüğünü dile getiren Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Kurugöl “24- 30 Nisan Aşı Haftası” vesilesiyle önemli açıklamalarda bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde her yıl iki buçuk milyon menenjit vakası ve iki yüz elli bin ölüm görülüyor. Yani hala menenjit ölümleri ve menenjite bağlı sakatlıklar çok önemli bir yer tutmaktadır. Menenjit, özellikle küçük bebekler için önemli bir sağlık sorunudur. Beş yaş altı çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonlarından (zatürreden) sonra ikinci sırada ölüm nedenidir.
Menenjit, aşıyla önlenebilen bir hastalıktır. Pnömokok aşısı, Haemophilus influenza tip b (Hib) aşısı ve meningokok aşıları menenjiti önleyici etkisi bulunan aşılardır. Bu aşılardan pnömokok aşısı ve beşli karma aşısı içinde bulunan Hib aşısı ülkemizde bebeklere rutin olarak uygulanmaktadır. Bu aşılara ek olarak meningokok aşıları da mevcuttur. Meningokok aşıları ülkemizde ruhsatlıdır ve piyasada satılmaktadır. Ancak, henüz ülkemiz aşı şemasına eklenmemişlerdir. Pnömokok ve Hib aşısının kullanımına bağlı olarak ülkemizde pnömokok ve Hib menenjiti vakalarında yıllar içerisinde belirgin azalma görülmüştür, ancak meningokok menenjitleri halen görülmeye devam etmektedir. Ülkemizde son beş yıldaki menenjit vakalarının yüzde 75’inden fazlasını meningokok oluşturmaktadır. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de menenjitin en önde gelen nedeni meningokoklardır.
6 aylıktan küçük bebeklerin menenjitten korunması çok önemli
Menenjitin kalıtsal bir hastalık olmadığını ifade eden Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Kurugöl: “Bazı kalıtsal hastalıkları olanlar risk grubunda olabilir ama menenjit kalıtsal bir hastalık değildir. Erkekler ve kızlar arasında önemli bir farklılık söz konusu değildir ama yaş dağılımı açısından hem görülme yaşı hem de sakatlıkların en fazla çıktığı yaş grubu bir yaş altı bebeklerdir. Bu durum meningokok, pnömokok ve Hib gibi en sık görülen bakteriyel menenjit etkenleri için geçerlidir. Gerek meningokok gerekse pnömokok ve Hib menenjitlerinin her üçü de bir yaş altındaki çocuklarda en sık görülür ve bu dünyada hemen hemen tüm ülkeler için geçerlidir” dedi.
Ülkemizde yapılan çalışmalar göstermiştir ki meningokok enfeksiyonlarının en sık görüldüğü yaş grubu ve en fazla sakatlığa neden olduğu yaş grubu bir yaş altı bebeklerdir diyen Prof. Dr. Zafer Kurugöl, ülkemizde meningokok menenjitlerinin 6 ay civarında tepe noktasına ulaştığını, vakaların en fazla görüldüğü yaş grubunun 4-6 ay bebekler olduğunu söyledi. Bu nedenle menenjitten korunmada altı aydan önce erken korunmanın çok önemli olduğunu vurguladı.
Korunmanın en etkili yolu aşı
Prof. Dr. Zafer Kurugöl: “Menenjite karşı korunmada, menenjit salgınlarını önlemede en önemli silahımız aşı. Aşı yanında tabii ki mümkün olduğu kadar temastan kaçınmak, el yıkamak, hijyen kurallarına dikkat etmek, hasta olan kişilerle kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca bulunmamak gerekli. Ancak yaşadığımız çağda bunları uygulamak oldukça zor. Örneğin bir futbol maçına, eğlence yerine gidiyorsunuz ve kalabalık ortamdasınız. Hele ki sigara içilen bir ortamdaysanız risk artıyor. Bunlardan kaçınmak sosyal yaşamda olanaksız. Yine hac, umre ziyaretleri risk oluşturuyor. Bu nedenle korunmada yapılabilecek en önemli şey aşı oluyor.” dedi.
Menenjit, insan hayatını geri dönülmez şekilde olumsuz etkileyen bir hastalık
Menenjitin dünya genelinde en önde gelen nedeni meningokoklardır. Meningokok bakterisi, menenjit yapabildiği gibi menenjitten çok daha tehlikeli olan meningokoksemi dediğimiz kan zehirlenmesine de yol açar. Meningokoksemide en iyi koşullarda bile ölüm oranı yüzde 40’tır, yani meningokoksemide en ileri tedavileri uygulasanız bile her on hastadan dördünü kaybedersiniz. Yeterli ve erken tedavi yapmazsanız bu oran yüzde 70’e çıkar, yani hastayı yüzde yetmiş ihtimalle kaybedersiniz. Bu oranlar çok yüksek, korkutucu oranlardır. Hasta yaşasa bile, yaşayanların yüzde 20’sinde yani her beş hastanın birinde çok önemli, kalıcı sakatlıklar görülür. En sık rastlanan sakatlıklar işitme kaybı, zekâ geriliği, öğrenme bozukluğu, konuşma bozukluğu, motor bozukluklar, kronik böbrek yetmezliği ve ekstremite kayıplarıdır. Çocuklar bir kolunu, bacağını, bazen her ikisini birden kaybedebilirler. Özetle, meningokok menenjiti ve meningokoksemi yaşamı tehdit etmesinin ötesinde insan yaşamını geri dönülmez şekilde olumsuz etkileyen bu sonuçlara yol açabilen tehlikeli bir hastalıktır.”
Menenjite bağlı ölümlerin yüzde 90’ı 24 saat içerisinde meydana geliyor
Prof. Dr. Kurugöl, bu hastalığın tehlikeli olmasının en önemli özelliğini şöyle açıkladı: “Menenjit hastalığı, meningokoksemi, hastalığın ilk saatlerinde başlangıçta ateş, baş ağrısı, bulantı, nezle, kırıklık, iştah azalması gibi basit üst solunum yolu enfeksiyonunda, gripte veya ishalde görülebilecek bulgular ile başlar. Bu nedenle, biz doktorların bu dönemde yani hastalığın ilk 12 saatinde, hastalığı tanıma olanağı pek yoktur. Doktorlar olarak, meningokoksemide karakteristik olan kırmızı, mor renkli basmakla solmayan döküntüleri gördüğümüz zaman enfeksiyonu tanıyabiliriz, bu da ortalama hastalığın 19. saati civarında olur. Ama bu aşamadan sonra bize hastayı tedavi etmek için çok zaman kalmaz. Çünkü hastalık çok hızla ilerler ve doğru ve yeterli tedavi yapılsa bile dakikalar içinde ölümle sonuçlanabilir. Çocuklar ve ergenlerde ölümlerin yüzde 90’ı ilk yirmi dört saat içerisinde olur ki bu çok korkunç bir tablodur. Anlatılması kadar yaşanması çok daha zor, kimsenin yaşamasını istemediğimiz kadar kötü bir hastalıktır.”
Prof. Dr. Zafer Kurugöl: “Meningokok’un en önemli özelliklerinden bir tanesi de, hastalığın en çok görüldüğü yaş grubunun ülkemiz için de dünya için de bir yaş altındaki çocuklar olmasıdır. Ülkemizde de İtalya, İngiltere gibi birçok ülkede de meningokok hastalığı en sık 4-6 ay bebeklerde görülür, hastalığın tepe noktası yaptığı dönem dört ila altı aydır” dedi.
Meningokok menenjiti aşısı henüz ulusal aşı takvimimizde yer almıyor
Ulusal aşı takvimimizde menenjit etkenlerinden pnömokok ve Hib’e karşı etkili olan aşılar bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zafer Kurugöl: “Ulusal aşı takviminde pnömokok aşısı yer alıyor. Bu aşı tüm bebeklere ikinci aydan itibaren uygulanıyor. Ayrıca, her yaş grubunda risk grubundaki kişilere ve 65 yaş üzeri için önerdiğimiz bir aşı. Yine ülkemizde bebeklerimize iki aydan itibaren rutin uygulanan beşli karma aşısı içinde olan Hib aşısı var. Ancak menenjitin en sık görülen nedeni olan meningokoka karşı menenjit aşısı, ulusal aşı şemamızda rutinde uygulanmıyor. Bu aşıların da A ve B tipi olmak üzere iki ana grupta aşısı var, ülkemizde ruhsatlı olan bu aşıları ancak ücretle alarak özel sektörde yaptırabiliyorsunuz.” dedi.
Şu anda henüz meningokok aşıların rutin aşı şemasına girmesi konusunda bir kararın mevcut olmadığını belirten Prof. Dr. Zafer Kurugöl: “COVID-19 salgınında tüm dünya olarak aşının önemini görmüş olduk. Meningokok menenjiti karşısında hem erken tanı hem de tedavi konusunda zaman zaman elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Onun için de aşı takvimimizde olursa kimsenin başına gelmemesini dilediğim bu hastalığa karşı koruma sağlar. Sadece ücretini vererek alabilen ailelerin bebekleri değil, tüm bebekler bu ağır, öldürücü hastalığa karşı korunmuş olur.” dedi.
Temiz sudan sonra insan sağlığına en büyük katkı aşılardır
Prof. Dr. Zafer Kurugöl: Aşılar insan sağlığına sunulan en önemli katkılardan bir tanesidir. Şöyle ki insan sağlığına sunulan en önemli şey temiz sudur, bunu depremde de ne yazık ki yaşadık temiz suyun ne kadar önemli olduğunu gördük. Temiz sudan sonra insan sağlığına en büyük katkı aşılardır. Örneğin, çiçek hastalığından yirminci yüzyılda 500 milyon kişi hayatını kaybetti, ünlü halk ozanımız Aşık Veysel gibi milyonlarca kişi kör oldu. Bugün 1979 yılından beri dünyada çiçek hastalığı görülmüyorsa, milyonlarca kişi çiçek hastalığından ölmüyorsa, gözlerini kaybetmiyorsa aşı sayesindedir. Başka bir örnek, çocuk felci. Çok uzun zaman önce değil 1960’lı yıllarda ülkemizde çocuk felci geçiren ve sakat kalan çok sayıda kişi vardı. Sizin de tanıdığınız bildiğiniz çocuk felci geçirmiş, sakat kalmış insanlar, çok değerli insanlar vardır. Bu kişiler eğer o iki damlalık aşıyı olsalardı çocuk felci olmayacak, sakat kalmayacaklardı. Bugün bu nesilde bir tane bile çocuk felçli hasta var mı, sakat kalan var mı? Neyin sayesinde? Aşının sayesinde. Yani aşılar insanların hayatlarında gerçekten çok önemli yere sahip.
Aileler aşıyla ilgili tereddütlerini bir kenara bırakmalı
Ebeveynlere de mesajlar veren Prof. Dr. Kurugöl şu uyarılarda bulundu: “Ülkemizde aşılamayla yılda 2 milyondan fazla çocuğun hasta olması, 13 bin çocuğun da ölümü önlenmektedir. Aşı karşıtlarının dedikleri yapılsa ve bir karar alınsa, ülkemizde aşılama durdurulsa, her yıl 2 milyon çocuğumuz çocuk felci, difteri, kızamık gibi hastalıklara tutulur, sakat kalır veya kaybedilir. Bu olumsuzlukları yaşamak istemiyorsanız, çocuğunuz sağlıkla büyüsün istiyorsanız lütfen aşı karşıtı olan kişileri dinlemeyin. Aşı karşıtları aşıların ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu konuda ne eğitimleri var ne bir çalışmaları var ne bilimsel yayınları ne de bilgileri var. Sadece ve sadece popüler olmak adına, ilgi çekmek adına, bazen de sekonder kazanç sağlamak, merdiven altı ürettikleri sözde ilaçlarını pazarlamak adına sosyal medyayı kullanan insanlar var. Lütfen bunlara karşı kulaklarınızı tıkayın. Çocuğunuzun Aşık Veysel gibi gözlerini kaybetmesini ya da menenjitten bacakları kesilen kolları kesilen, hayatını kaybeden birçok çocuk gibi olmasını istemiyorsanız lütfen aşıyla ilgili tereddütleri bir kenara bırakın. Çünkü hiçbir şey küçük bir çocuğun boncuk gözleri, hayatı kadar değerli değildir.”