25 Ağustos 1919

Gedizli Yüzbaşı Halil Beyoğlu Diş Tabibi Ali Rıza(Oktay) Bey babasından kalan mirası nakde çevirmek amacıyla 23 Ağustos 1919 günü İstanbul'dan Gediz’e uzanan bir seyahate başlamıştır.  İstanbul’dan 24 Ağustos 1919 günü Afyon’a varıp bir gün kaldıktan sonra 25 Ağustos 1919 günü Uşak’a ulaşmıştır. Uşak Kazasında akrabalarının yanında 3 gece kaldıktan sonra 28 Ağustos 1920 tarihinde Gediz’e geçmiştir. Diş Tabibi Ali Rıza(Oktay) Bey, hatıralarında 25 Ağustos 1919 günü Uşak Kazası ‘nda yaşadıklarını şöyle anlatmaktadır;

“Ertesi gün akşamüzeri istasyonuna gittik. Tren kalkmak üzere idi. Malûm olduğu üzere bu hat İzmir’e kadar bir Fransız kumpanyasına aittir. Ta Uşak’a kadar her istasyonda on-on beş Senegalli hat muhafız askeri görüyorduk. Saat dokuzda Uşak’a geldik. Eşyamızı istasyon dışına çıkardığımızda birisi vesika sormak üzere yaklaştı ve bir kibrit çakarak yüzüme baktı. A! sen Sarazâde Hacı Ali Efendi’nin kayınbiraderi değil misin? Dedi, tanıştık ve beni bir hana getirdi. Handa, yanıma getirdiği halamın torunları Kuloğlu Rıza ve Sadık Efendilerle görüştük. “

Uşaklılar bu akşam balık yiyecek Uşaklılar bu akşam balık yiyecek

26 Ağustos 1919

Diş Tabibi  Ali Rıza(Oktay) Bey, hatıralarında 26 Ağustos 1919 günü Uşak kazasında yaşadıklarını şöyle anlatmaktadır ;

“Ertesi sabah Üsküdar’a anneme ve Gediz’e enişteme telgraf çektim. Uşak’ta kaldığım birkaç günün ilk günlerini yabancı olarak geçirdim. Telgrafhane, Kuva-yı Milliye efradı tarafından idare olunuyordu. Kuvayi Milliye’nin karargâhı olan Bedesten Hanının kapısındaki siyah tahtada bazı tebliğler gördüğümden, kaydettim.

…26 Ağustos’ta, Kuva-yı Milliyeye mensup ihtiyat süvari mülazım-ı evvellerinden Kemal Bey isminde bir zatla bilvasıta tanıştık. Kendisinden izahat talep ettim. Biraz görüştük. İstanbul gençliğini ataletle itham etti. Münasip bir şekilde mitingleri ve İzmir hadiselerinden sonra gençliğin isyanını, fakat hükümetin bu zaaf karşısında bir şey yapamadığını izah ettim. Darülfünuna bir mektup göndermeye karar verdi ve Kuvayi Milliye hakkında bazı malumat verdi: Kuva-yı Milliye efradına ellişer kuruş yevmiye verilmekte imiş, zabitan birer lira alıyorlarmış. Uşak’ın (Kuvayi Milliye birlikleri tarafından) işgalini de şu suretle anlatıyordu: İşgalden bir gün evvel kendileri bir iki arkadaş ile şehrin kalabalık noktasında Kuvayi Milliye lehinde söylemeğe başlamışlar, bunun üzerine kaymakam tevkiflerini emretmiş. Kaçmışlar, yalnız arkadaşlarından bir yüzbaşıyı tevkif etmişler, ertesi gün kırk elli kişilik bir Kuvayi Milliye müfrezesi pür silah ve ellerinde bombalar ve atlarla şehre süratle girmişler ve hemen hükümet konağını işgal etmişler, kaymakam kaçmış. Dükkânını kapayan esnaf da evlerine kaçmış, bunun üzerine vekâleten, hükümeti memurinden biri tayin olunmuş. İşgal hadisesi bu kadarla nihayet buluyor. Gürültü esnasında tevkif olunan birkaç polis de bilahare serbest bırakılmış, jandarma kumandanı esasen Kuva-yı Milliye taraftarı imiş.”

Diş Tabibi  Ali Rıza(Oktay) Bey’in Uşak Kazası Kuvayi Milliye Karargâhı Bedesten ’in kapısındaki duyuru tahtasından kopyaladığı bildirileri hatıratında şöyle aktarmaktadır;

• Gerek merkezde gerek kura ve kasabâtta Kuvayi Milliye aleyhinde propaganda yapanlar görülüyor. Bu gibi kesan(kişiler) hemen tevkif olunarak, Alaşehir Kuvayi Milliye Divanı Harbine tevdi’ olunacaktır./Uşak  Mevki Kumandanı

• Uzun bir harpten sonra mütareke yapmıştık, fakat hain ve alçak Yunanlıların tecavüzüne uğrayarak canımız ve malımız, ırzımız tahtı tehlikededir(tehlike altındadır). Binaenaleyh ahali silahlanıp kendini müdafaa etmek mecburiyetindedir. Vatanın tehlikeli zamanında teşkil eden Kuvayi Milliye aleyhinde velev ki cüz’i olsun, harekette bulunanlar hemen kurşuna dizilecektir.30 Temmuz sene 1335/Uşak Kuvayi Milliye Heyeti

• Dörtten sonra ziyasız(fenersiz) sokağa çıkılmayacak ve sarhoş olarak nara atılmayacaktır. Aksi takdirde cepheyi harbe sevk olunurlar, fuhşiyat şediden memnudur(katiyen yasaktır). Mütecasirleri(cesaret edenler) şediden(şiddetlice) tecziye olunur(cezalandırılır). Dâhildeki Kuvayi Milliyeye muhalefet takdirinde, elli değnekten yüz liraya kadar cezayı nakdiye(para cezası) alınır.18 Ağustos 1335/Uşak Kuvayi Milliye Heyeti

Kaynak:  Mehmet Karayaman, Büyük Taarruzun 90.Yılında Uluslararası Millî Mücadele ve Zafer Yolu Sempozyumu(2-4 Eylül 2012/Uşak),Cilt I, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları,Ankara,2014,s.342-343

  Mehmet Karayaman, Büyük Taarruzun 90.Yılında Uluslararası Millî Mücadele ve Zafer Yolu Sempozyumu(2-4 Eylül 2012/Uşak),Cilt I, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara,2014,s.343-344

(SALİH KILINÇ / HAZIRLAYAN)

Editör: Seher ZEYBEK