Uzun açıklamasında; “17 Ekim 2005'te aydınlık bir Türkiye kavgasına katkı sağlayacağı umuduyla can suyu verdiğimiz fidanımız Eğitim-İş, bugün eğitim emekçilerinin ve ülkede kalbi Atatürk ilke ve devrimlerinden, Cumhuriyet'ten, demokrasiden yana atan her kesiminin tepesinde koca bir çınara dönüştü” dedi.
İlkelerinden, duruşundan, kararlılığından bir an olsun taviz vermeyen sendikasının hem eğitim emekçilerinin umudu hem de toplumsal muhalefetin göz bebeği haline geldiğini kaydeden Uzun, “Mücadelesinin odağına laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitimi koyan ve bu reçeteyi yılmadan savunan sendikamızın haklılığı, eğitimdeki eşitsizliğin arttığı, tarikatların eğitimi arka bahçe gibi kullandığı şu günlerde daha da anlaşılır oldu. Toplumdaki bu farkındalık eşiği sendikamızın özgül ağırlığını artırdı, sözümüzü büyüttü” ifadesini kullandı.
“Bugün mutlu olduğumuz kadar gururluyuz. Çünkü;”
Uzun açıklamasına şu ifadelerle devam etti: “Bugün iktidarda bulunan güçlerin, aydınlanma mücadelesinin mayasının karıldığı eğitim ve bilim işkolunda kendilerine engel olarak gördükleri tek emek örgütü Eğitim-İş’tir. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak karşı devrimcilerde yarattığımız bu algı bizim varlık sebebimiz, gurur kaynağımızdır. Bu algı zorlu mücadelemizin meyvelerini almaya başladığına işaret eden kutlu bir gelişmedir.
Siyasi rejimimizi tamamen kontrol altına alan karanlığın, emeğimize ve düşünsel kaynaklarımıza saldırılarının doruğa çıktığı bir dönemde Eğitim-İş, 18. Yaşında, Cumhuriyetin 100. Yılında, 140 bini aşan üyesiyle mücadelesini büyütüyor.
Çünkü Eğitim-İş gücünü siyasetten değil, emeğin onurundan alır. Cumhuriyet ilkelerinin, demokrasinin, barışın uslanmaz savunucusudur ve bu dik duruşu nedeniyle özgül ağırlığı, şişirme üye sayılarıyla semiren yandaş sendikalardan kat kat fazladır.
“Söylemiyle etkin, eylemiyle cesur, temsiliyetiyle güçlü bir sendika” diye çıktığımız bu yolda, bu sözün hakkını vermeye; sadece eğitim emekçilerine değil, tüm emek cephesine ve toplumsal muhalefete umut olmaya devam edeceğiz.
Yetkili sendika olduğumuzda, emeğin onuru nasıl savunulur, eğitim emekçisinin layık gördüğü bu yetki nasıl doğru biçimde kullanılır herkese göstereceğiz!
Gerçek ve tam bağımsız sendikacılık ilkesiyle hareket eden Eğitim-İş, gücünü ona güvenip omuz veren üyelerinden alıyor. Her zaman emeğin tarafında ve sömürenin karşısında olacağız!
Hem söylemimizle hem de eylemimizle cesur olmayı sürdüreceğiz!
Ülkemizi ilgilendiren her konuda demokrasiden, laiklikten, barıştan, insan haklarından, kadın ve çevre mücadelesinden, ilericilikten yana olmayı sürdüreceğiz!
Tüm eğitim emekçileri insani şartlarda çalışıp insanlık onuruna yaraşır ücretler almadıkça mücadelemizde bir an olsun durmayacağız!
Bu gurur tablosu için kuruluşundan bu yana sendikamıza emek veren herkese ve bize güven duyarak ailemize katılan, gücümüze güç katan yeni üyelerimize teşekkür ediyoruz. Kısa sürede elbirliğiyle yarattığımız bu başarıyı daha da büyük mutluluklara taşımak için birlikte mücadele edecek olmaktan dolayı onur duyuyoruz. İyi ki varsınız! İyi ki Eğitim-İş var.”
(SALİH KILINÇ / HABER)