Geçtiğimiz günlerde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Uşak İl Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Uşak Lisesi Müdürü Kazım Dönmez’in imam cübbesiyle öğrencilere ders vermesinin yankıları bitmeden, Uşak Merkez, Fevzi Çakmak Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin “SAHİP” isimli okul dergisinde, Okul Müdürü Burhan Taş’ın sarık ve cübbeyle poz verdiğini kaydeden Ertunç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
LAİKLİĞİ VE LAİK EĞİTİMİ HEDEF ALAN POLİTİKA VE UYGULAMALARA DERHAL SON VERİLMELİDİR!
Türkiye’de okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ve iktidardan alınan güçle Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve cemaatler eliyle örgütlenmeye çalışılan mekânlar haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Uşak İl Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Uşak Lisesi Müdürü Kazım Dönmez’in imam cübbesiyle öğrencilere ders vermesi gerek yerel gerek ulusal basına yansımıştı. Bugün bakıyoruz cübbe ve sarıkla, bu sefer makam odalarında poz veren müdürlerin fotoğrafları okulların sosyal medya hesaplarında paylaşılmaya devam ediyor.
UŞAK – MERKEZ, Fevzi Çakmak Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin “SAHİP” isimli okul dergisinde, okul müdürü Burhan Taş, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okulunun makam odasında cübbesi ve sarığı ile fotoğraf vermekten geri kalmıyor. Bu okul müdürleri neyi amaçlamaktadır, neyi kanıtlamaya çalışıyorlar? Bu fotoğrafların laik ve çağdaş eğitim kurumlarında yeri yoktur.
Türkiye’de uzun yıllardır kamusal eğitimi tasfiye eden çeşitli cemaat ve vakıflar aracılığıyla, eğitimi dincileştirmeye çalışan çok stratejik bir süreç yürütülüyor. Bu süreç, okullar ve öğrencilere yönelik laik ve çağdaş eğitim anlayışına zıt uygulamaların artmasına neden olmaktadır. Okullarda, öğretme-öğrenme sürecinde kullanılan yöntemler, söylemler ve materyallerin büyük ölçüde dini kural ve referanslara göre düzenlenmesi, okulları eğitim kurumu olmaktan uzaklaştıran uygulamaları beraberinde getirmektedir.
Eğitimin devlet eliyle laik ve çağdaş eğitim anlayışından uzaklaştırılması sürecinde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ve çeşitli dini vakıf ve derneklerle imzalanan ‘iş birliği’ protokolleri ve uygulamaları okullarımızı çepeçevre kuşatmış durumdadır.
Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda, iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiş durumdadır. Bu konuda özellikle eğitim sisteminin, ‘tek din, tek mezhep’ anlayışına uygun olarak biçimlendirilmek istenmesi kabul edilemez.
Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır. Laiklik, herhangi bir gruba ya da mezhebe dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanınmamasının, farklı inanç ve dinlerdeki insanlar arasında eşitliğin sağlanmasının temel koşuludur. Bunun gerçekleşmesi için devletin ve devlet kurumlarının tüm din, mezhep ve inançlara aynı mesafede durması, eğitim ve ibadet alanlarının birbirine karıştırılmaması gerekmektedir.
Eğitim sistemi ve okullar, dini kurallar ya da faaliyetlere göre değil, evrensel ve bilimsel gerçeklere, toplumsal ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gereken kurumlardır. MEB’in görevi çocukları ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirmek, temel insan haklarını ve çocukların yararını gözetmek, çocukların ve gençlerin kendilerini gerçekleştirebilmesi için mevcut bilgi birikimine ulaşmasına ve eleştirel düşünce becerisi kazanabilmesine olanak sağlayacak somut adımlar atmak için çalışmaktır.
Eğitim Sen olarak laikliği ve laik eğitimi hedef alan bütün politika ve uygulamaların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı, vakıf ve derneklerle yapılan protokolleri iptal etmeli ve eğitimi laik, bilimsel bir zeminde yürütmek için gerekli adımları atmalıdır. Kamusal ve laik eğitim, toplumun bütün kesimlerinin duyarlı olması, sahip çıkması gereken bir durumdur. Velilerimizi, öğrencilerimizi okullarda ÇEDES programı kapsamında cemaat ve tarikatlarla yürütülen faaliyetlerden korumaya davet ediyoruz.