Otizm, yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir gelişimsel bozukluktur.Bu durum, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürmede zorluklara neden olur. Otizmli bireyler, sözel iletişimde (konuşma) ve sözsüz iletişimde (jest ve mimikler) güçlükler yaşayabilirler. Bu bozukluk, konuşma kabiliyetinin geç ya da sınırlı olması, kolları sallama gibi tekrarlayan davranışlar ve yüksek seslerden rahatsız olma gibi belirleyici özelliklerle karakterizedir.
Otizm, yaygın gelişimsel bozukluklar grubuna girer ve genellikle ilk belirtiler yaşamın ilk üç yılında görülür. Bazı durumlarda belirtiler 1 yaşından önce başlarken, bazılarında ise normal psiko-sosyal gelişimden sonra "mama, baba" gibi kelimelerin kullanılmasının ardından gerileme yaşanabilir. Otizmin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin (doğum komplikasyonları, viral enfeksiyonlar, çevre kirliliği) etkili olduğu düşünülmektedir.
Otizm belirtileri oldukça çeşitlidir ve her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Yaygın görülen belirtiler şunlardır:
- Göz teması kurmada güçlük veya hiç göz teması kurmama
- Dönen nesnelere aşırı ilgi
- Sosyal etkileşimlere karşı ilgisizlik
- Tekrarlayan hareketler (elleri sallama, kolları çırpma gibi)
- Rutinlere bağlılık ve değişikliklere karşı direnç
- Belirli seslere, kokulara veya fiziksel temasa karşı duyarlılık
- Sözsüz iletişimde sınırlılık (jest ve mimik kullanmama)
- Konuşma ve dil becerilerinde gecikme veya gerileme
- Ekolali (kelimeleri veya cümleleri sürekli tekrarlama)
- Sosyal ilişkilerde zorluk ve anlamlı göz kontağı kurmama
Otizm tanısı, çocuk psikiyatristleri ve diğer uzmanlar tarafından gözlem, aile öyküsü ve çeşitli testler yoluyla konulur. Bu süreçte tıbbi ve nörolojik muayene, dil becerileri değerlendirmesi ve davranış gözlemi gibi yöntemler kullanılır.
Otizmin kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, erken teşhis ve uygun müdahalelerle bireyin yaşam kalitesi artırılabilir. Tedavi genellikle yoğun ve sürekli eğitim programları, davranış terapileri ve özel eğitim gibi yöntemleri içerir. Bu programlar, otizmli çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine, kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilmelerine ve topluma uyum sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlar. İlaç tedavisi ise genellikle otizme eşlik eden diğer sorunların (örneğin, anksiyete, dikkat eksikliği) yönetiminde kullanılır.
Otizmli çocuklara sahip ailelerin bu süreci doğru bir şekilde yönetmesi önemlidir. Ebeveynler, çocuklarının davranışlarını ve ihtiyaçlarını iyi gözlemleyerek anlayışlı bir yaklaşım sergilemelidir. Çocuğun kendi dünyasında mutlu olduğunu kabul etmek ve beklentileri doğru ayarlamak, bu sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunur.
Otizmle ilgili daha fazla bilgi ve destek için uzmanlarla iletişime geçmek ve özel eğitim programlarına katılmak, aileler için en önemli adımlardan biridir.