Kurnaz basın açıklamasında şu bilgilere yer verdi:
“Bilindiği üzere kanser, beraberinde getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra, maddi ve manevi yönden uzun süreli mücadele gerektiren bir hastalık grubudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı 2020 yılı verilerine göre dünya genelinde yılda 19 milyon kişi kanser tanısı almakta ve yine takriben 10 milyon kişi bu sebeple hayatını kaybetmektedir. Hastalık; cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir. Kanserde benzer seyrin devam etmesi halinde, 2040 yılında 29,5 milyon yeni vakanın ortaya çıkması ön görülmektedir. Yapılan tahminler, önümüzdeki yıllarda gelişecek olan kanser olgularının önemli bir bölümünün az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkacağını ortaya koymaktadır.
Çalışmaların gösterdiği gibi Dünya genelinde erkekler arasında en sık görülen kanser türü akciğer kanseri iken kadınlarda 3. sırada yer almakta ve önemini korumaktadır. 2020 yılında dünyada 2.2 milyon yeni vakanın ortaya çıktığı ve Akciğer kanserine bağlı 1.8 milyon ölümün gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Son resmi verilere göre (2017 yılı) ülkemizde kanser sıklığı erkeklerde yüz binde 259,2 kadınlarda ise yüz binde 187,0 olarak gerçekleşmiştir. Bir yıl içerisinde 180.288 kişi kanser teşhisi almıştır.
Akciğer kanseri, gerek dünyada gerekse ülkemizde kanser kaynaklı ölümlerin en yaygın nedenidir. Ülkemizde erkeklerde trakea, bronş ve akciğer kanseri en sık izlenen kanserler içerisinde ilk sırada yer alırken, kadınlarda en sık görülen 4. kanser türü olmuştur. Erkeklerde tütün ve tütün ürünlerine bağlı kanserler arasında tütün kullanımına atfedilen vaka sayısı 16 bin 781 olarak tahmin edilmekte olup tütüne bağlı kanserler özellikle erkeklerde önemini korumaya devam etme
Hastalığın Türkiye’de tanı alma medyan yaşı 64 olup 40 yaş altı bireylerde daha nadir olarak rastlanılmaktadır. Yine söz konusu hastalık genellikle ileri evrelerde teşhis edilmektedir. Ülkemizde vakaların %15,4’si lokalize evrede saptanmışken %28’i bölgesel, %56,5’i ise uzak yayılım grubunu oluşturmaktadır. Pek çok popülasyon için bu kanser türünün %80’inde sorumlu etken tütün kullanımıdır. Nitekim tütün tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır. Akciğer kanserinin diğer nedenleri arasında mesleki (asbest, ağır metaller) ve çevresel risk faktörlerine maruziyet (pasif içicilik, radon) yer almaktadır. Toplumsal ve bireysel farkındalık ile akciğer kanseri sıklığının azaltılabileceği unutulmamalıdır.
Akciğer Kanseri Risk Faktörleri olarak şunları sıralayabiliriz; 1- Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: Akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. 2 -Asbest: Madenlerde, gemi yapımında, yalıtım malzemesi yapımında kullanılır. Solunum yollarında uzun süreli tahriş oluşturur. 3 -Radon: Evlerde, toprakta doğal olarak bulunan, kokusuz radyoaktif bir gazdır. 4- Verem hastalığı (tüberküloz): Bu hastalığın yerleştiği akciğer alanında sonradan akciğer kanseri gelişebilir. 5-Daha önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak: Bir kere akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş veya ışın tedavisi uygulanmış olanlarda ikinci bir kanser gelişme riski vardır. Sigara içmek bu riski ayrıca arttırır. 6-Bazı kimyasalların uzun süreli solunması (arsenik, berilyum, kadmiyum, vinil klorür gibi) 7-Radyoterapi öyküsü, 8 - Hava kirliliği, 9- Aile öyküsü
Akciğer kanserlerinin en sık görülen belirtilerini de söyle sıralayabiliriz;
1- Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük, 2- Öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak
3- Derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı, 4 -İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı, 5 -Ses kısıklığı, 6 -Nefes darlığı, 7 -Sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonları,
Her hastanın tedavisi farklılık göstermekte olup, tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunları gibi birden fazla faktör etkilidir. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, hedefe yönelik tedaviler radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.
Bu nedenle özellikle 55 yaş ve üzeri, uzun süreli sigara içme öyküsü olan kişilerin en az yılda bir kez doktor kontrolleri ile değerlendirilmesi ve riskli vakaların akciğer kanseri açısından radyolojik taramalarının yapılması “erken tanı” konması açısından önem taşımaktadır. Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır. Bana olmaz dememeli ve yaş gruplarına göre düzenli bir şekilde kontrollerimizi yaptırmalıyız.”
(SALİH KILINÇ / HABER)