Bizde https://www.yesilsivasligazetesi.com/ İnternet haber Sitesi olarak Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfımızı bu çalışması için yürekten kutlar ellerine sağlık deriz.

ANLATMALAR (destanlar,efsaneler,halk hikayeleri, masallar, fıkralar vb.)

EFSANELER

ALİ İLE KEZBAN EFSANESİ

Bir zamanlar Uşak civarında yaşayan varlıklı bir ailenin Kezban adında bir kızı vardır.Çobanlık yapan Ali dağ eteklerinde sürü güderken bir gün Kezbanı görür.Çoban Ali ondan sonra Kezbana vurulur.Ali yıllarca sevdasını saklar durur.Artık dayanamaz hale gelir.Var git ana Kezbanı babasından iste der annesi oğlunun kıramaz varır beyin evine muradını söyler.Bey kızar oğluna söyle …….yüksek dağların başı dumanlı olur baş döndürür.Başını yükseklerde gezdireceğine dağın eteklerinde sürüsünü gütsün dengini bulsun der. Bu hal üzerine Ali’de Kezban da derinden yaralanmışlardır.Neticede kaçmaya karar verirler gece yarısı bir pınar başında buluşurlar.Bu adara beyin adamları pusu kurmuşlardır. Orada ikisinide vururlar.

DİKİLİTAŞ EFSANESİ

Vaktiyle Uşak İlinin Banaz İlçesi yakınındaki Ayrancı Köyünde çocuklu bir kadın yaşarmış, bu kadının evi köy dışındaki bir tarlanın ortasındaymış,tarlanın civarında tek tek evler varmış bir gün bu kadın yufka açıyormuş,tam o vakit kadının çocuğu ağlamaya başlamış bunu gören kadın çocuğuna doğru uzanarak neden ağladığına bakmış ve çoçuğun altına pislediğini görmüş yerinden kalkıp bez almayı üşendiği için çocuğunun altını açtığı yufkalardan biriyle temizlemiş.Tam bu sırada annesi de çocukta oracıkta taş oluvermişler.Şimdi bu olayın geçtiği yer Dikili taş mevkii olarak bilinmektedir.

FIKRALAR

ALLAHIN İŞİ BAKKALIN TAŞI

Köylünün biri Uşak’a gitmiş.Burma Camiinin karşısındaki bakkaldan bir şeyler alacakmış.Bakkal köylünün aldıklarını kilo yerine teraziye taş koyup taşla tartıyormuş. Köylü sormuş :

-Senin dirhemin yok mu?Neden taşla tartıyorsun.Demiş.

-Sus…sus…çarpılırsın.Allahın işine cami karşısındaki bakkalın taşına karışılmaz. Demiş.

DAĞIN TAŞIN KURDUN KUŞUN KIYMETİNİ BİLELİM

Çok eski zamanlarda Yörük Uşak’a inmiş.indiğinde Uşak’taki lokantaların çoğu kapalıymış. Nedenini sormuş.

-Ramazan geldi…..demişler

Yörüğün ramazanla, kurbanla ilgisi yokmuş. Aç acına yaylasına geri dönmüş.

-Amanın dostlar….yaylamızın kıymetini bilelim Uşak’a Ramazan deye biri gelmiş ortalığı kırmış geçirmiş.Açık tek bir aşçı dükkanı bulamadım.Açlıktan öldüm.Sis siz olun Ramazan gelince Uşak’a gitmeyin.Şu yaylamızdaki kurdun,kuşun,dağın,taşın kıymetini bilelim. Demiş.

VALİ BEY BENDEN SONRA GELİR

Vilayette çalışan memuru herkes tanır. Sürekli takılırlarmış. Memurda hergün bir fıkra uydururmuş. Günlerden bir gün

-Bu vilayette Vali bey benden sonra gelir.Demeye başlamış. Bu sözü sabahları günaydın yerine kullanmaya başlamış. Söz sonunda Vali beyin kulağına gitmiş. Vali bey sormuş.

-Söyle bakalım bu vilayette Validen önce kim gelir,demiş

Memur

-Ben efendim diye yanıtlamış.

Vali

-Ne demek o, diye sinirlenirken yanıtını da almış

-Efendim siz saat onda, on otuzda teşrif buyurursunuz. Ben ise sizden önce saat dokuzda vilayete gelirim demiş.

ŞİİRLER (DESTANLAR, TÜRKÜLER, MANİLER, TEKERLEMELER, NİNNİLER, AĞITLAR)

Bugün Bir Eylül

Güneş pırıl pırıl

Işık saçıyor

Kocatepe de Türkün aslanları

Destan yazıyor

Kahpe düşman

Vurgun yemiş kaçıyor

Kutluyoruz,

Kutlu olsun Bir Eylül

Süvariler

Düşmanların peşlerine takıldı

Nice!

Kol,gövde,baş,bacak

Dumlupınar ovasına saçıldı.

Atanın oğulları

Akdenize açıldı.

Kutluyoruz

Kutlu olsun Bir Eylül

Uşak’a

Askerimiz girdi giriyor

Düşman mevzileri   Birer birer eriyor

Göğem Köyünden

Düşmanların ordusu

Trikopis’i esir veriyor

İkindi vaktinde

Minareler, selalarla çınlıyor

Süngü yemiş düşman iti

Köpek gibi inliyor.

Milleti ile vatanım

Atası ile diriliyor

Kutluyoruz

Kutlu olsun Bir Eylül

Serçe sürüsünden,

Alay mı olur?

Bu topraklar benim.

Düşmanlara

Vatan mı olur?

Her destan yazanlar

Kemal mi olur?

Kutluyoruz,Kutlu olsun Bir Eylül

UŞAK HALK TÜRKÜLERİ

Bazı meraklıların ve halk müziğine gönül vermiş birkaç Uşaklının sayesinde birçok Uşak halk türküsü radyo repertuarlarında bulunmaktadır.bunlardan bazıları arpalar hasır oldu,aşağıdan gelir yörük evleri,aşağıdan geliyor fadimem,aşağıdan geliyor gül ayşe,ay bulutta,ayağında mesi var,ayşe dedim adına,bahçenin harımıyım,bahçenizde güren var,binnaz kızı naz kızı,çattılar kazan taşını,çay başında çırpınıyor baykuşlar,çeşmeden döndü geliyor,çeşmeden dudu geçti,ekinler ekilirken,evlerinin önü kuyu,evlerinin önünde bulgur dibeği,evren köyün alt yanında bostanı,ey su yolu,feslikanım dam başında,karanfil oylum oylum,göç dereden gece geçtim,gül kurusu kalburda,hadi gidem garadaşa,hani benim yemenim,harman yeri düz düze,islicenin çeşmeleri,ince karanfildir kavganın başı,islamoğlu,karşı karşı evimiz,kiremitte buzmusun,küp dibinde bulgurum,meleme koyunum vaz geç kuzundan,nazoğlunun biber gibi benleri,ormandan gel,pabucumun beli kırık sürürüm,paşa beyin merdivenden inişi,penceresi yeşil perde,portakalın sarısı(memduh bey)siyah keten carım var,sizin dükkân bizim dükkân demirden,uzun uzun kamışlar,vardım takmak hanına,yılan aktı kamışa,yordu beni evinizin yokuşu vs..

TÜRKÜLERİMİZ

ON YEDİ BENLİ ŞADİYE : Banaz’ın Yazıtepe (İmrez) Köyünden onyedi benli Şadiyenin hikayesidir. Şadiye adındaki genç kız biriyle evlendirilir.Daha sonra ilk eşinden bir çocuğu olur.Şadiye çocuğu henüz altı aylıkken onu bırakıp komşusunun oğlu ile kaçar.Şadiyenin kaynı bunu öğrenince onun kaçtığı adamı vurup öldürür.Adamın ölüsünüde yakarak ortadan kaldırır.Bunun üzerine köyde Şadiye’ye şöyle bir türkü yakılır.

Ay bulutta bulutta Evleri Camiye yakın Ay butla giriyor

Mendilim kaldı dutta Ak gülleri sen takın Gözüm yari seziyor

Geleceksen gel gayrı Zengin kocaya vardın Geleceksen gel gayri

On yedi benli Şadiyem On yedi benli Şadiyem On yedi benli şadiyem

NERİMAN’IN TÜRKÜSÜ

Yıllar önce Sivaslı İlçesinde yemyeşil gözlü,altın sarısı upuzun saçlı güzeller güzeli bir kız yaşarmış.Havacı bir üsteğmen bu kızı görmüş sevmiş ve talip olmuş.Haberler salınmış dünürler gönderilmiş.Neriman’da teğmeni beğenmiş ve nişanlanmışlar.Birbirlerini çok sevmişler.Hasretle düğün mevsimini beklerken;teğmen bir uçak kazası geçirir ve ölür.Kara haber Neriman’a tez ulaşır.Neriman’ın dünyası kararmıştır.Hayalleri ümitleri sevdiceği hepsi gitmiştir.”Gayrı bana yaşamak haram” deyip evinden çıkar gider.Sivaslı halkı Neriman’ı günlerce arar.Tam on gün sonra kullanılmayan bir kuyuda ölüsünü bulurlar.Ailesi yanıp kavrulmuştur.Tüm yöre halkı üzülmüştür.

EKİNLER EKİLİRKEN

Ekinler ekilirken

Çiziye dökülürken

Senide benden ayırdılar

Sunada boylu Neriman

Şafaklar sökülürken

Vardım pınar akmıyor

Yar yüzüme bakmıyor

Dokuz da daldan gül kopardım

Suna da boylu Neriman

Senin gibi kokmuyor

Uşak duman sis oldu

Açan güller hep soldu

Aç gözünü göreyim

Suna da boylu Neriman

Kalbim hasretle doldu.

Kaynak : Bu türkünün öyküsü ve sözleri Ali KIRHAN’dan alınmıştır.

KİREMİTTE BUZMUSUN

Kiremitte buzmusun Şu binanın üst yanı

Gelinmisin kızmısın Altıda berber dükkanı

Yarim size varıcam Teskereli geliyor

Evdede yanlızmısın (Yan Osmanım yan) Hacıların Osmanı (Yan Osmanım yan)

Deniz üstünde biber

Kayıklar gelir gider

Ne mektup var ne haber

Yüreğim yanar gider (Yan Osmanım yan)

MANİLER

Ağacın dibinde yatarım Altın dişim kanamaz Arabamız dört teker

Tabancamı atarım Sevda bana yaramaz Düz ovada su çeker

Beni beğenmeyen kızları Ver ana sevdiğime Konuşturmazlar yarim

Yarım soğana satarım Kendi düşen ağlamaz Merhaba desek yeter

Banazın kavakları Ben bir kuzu gördüm Bir taş attım gediğe

Dökülür yaprakları Tüyünü kırmızı gördüm Saat geldi yediye

Kokulu güle benzer Aşağı mahalleye indim Analar kız büyütmüş

Şu Uşağın kızları Sevdiğim kızı gördüm Oğlanlara hediye

Percereden at beni Tabağa koydum darı Zeytin kara ben kara

İn aşağı tut beni Ağlarım zarı zarı Zeytine vermem para

Dizlerinin üstünde Beni Uşak’tan ayırdı Gel yarim buluşalım

Ninni çek uyut beni Keleter başlı karı On bire çerek kala

Kara örgü örmezler Kara kara kazanlar Kara koyun etli olur

Bana sana vermezler Kara yazı yazanlar Kavurması tatlı olur

Gel yarim kaçıverem Cennet yüzü görmesin Buralarda yar seven

Karanlıkta görmezler Aramızı bozanlar Ölmez ama dertli olur

TEKERLEMELER

1-Hep deli hop deli bizimkilerin soyu sopu deli

2-Yumurta tık tık elinden bıktık.

3-Gulağım sağır demenim ağır ür benim koca cavır

4-Sarı öküz saza gider,boynuzu düze gider ben gızı almaya geldim.Verirseniz gıza geldim.Vermezseniz tuza geldim.Gızınıza güllü derler oğlumuza ünlü derler.

5-Çıt pıt nerden geldin ordan çık gelin saçları kıvırcık.

6-Düşün koca Musa düşün eşek alınırmı gışın onunda parası peşin

NİNNİLER

1-Uyusunda büyüsün ninni

Kuzularla büyüsün ninni

Nenni yavrum neni

Yeşil billur testin olsun

Yavrum bir Allahta senin dostun olsun

Nenni yavrum nenni uyu yavrum hu hu hu

Al telinden kurusun yelden

Baban gelcek gurbet elden

Neni yavrum neni uyu yavrum hu hu hu

Nennilerle büyüteyim

Yavrum seni nasıl uyutayım

Nennilerle uyusun nenni.

Kuzularla yürüsün nenni

2-Şu dağların eteği

Dibindedir aslan yatağı

Iramış gitmiş annesinin yolları

Nenni oğluma nenni

Merdiven indiremedim

Yönünü yöntemini döndüremedim

Ben gurbetin içinde

Yavrumu bilemedim

Nenni de oğluma nenni

UŞAK AĞZINDAN İLENMELER

Allah hekim bilmedik dertler versin

Atılıp gidesice kuduz

Canından ciğerinden yanasıca

Cehennem kazanına düşesiceler

Ekmek Hıdır’ın su Bedir’in

Yin yin gudurun gırannık

Naha ayıbını gara topraklar örtsün

Naha işşalah cigerin bağına pelit közü yapışsın

Naha işşallah bi gızın köçek bi olun çiçek olsun

Naha işşallah kafana hırsız daşı inşin

Olmalara gomalara erme gara cavur

Oduna ocağına bayguşlar dünesin

Olmalara ermelere gamla emi

Zank ölümünden geberesice

Zıkkımın gır kökünü ye işşallah

KALIPLAŞMIŞ SÖZLER (atasözleri, deyimler, bilmeceler, dua ve yeminler)

ATASÖZLERİ

-Adam sel kadın göldür.

-Akılsız kafanın taban çeken zorunu

-Ak köpeğin pamuk pazarına zararı olur.

-Ar yiğidi kambur eder.

-Babanın akçası ananın bohçası.

-Borç yiğidin kamçısıdır.

-Elle gelen düğün bayram.

-Gün geçer kin geçer.

-Leyleğin boklusu yuvada kalır.

-Ne umarsın bacından bacın ölüyor acından.

-Yalamayınca doyulmaz,yıkamayınca giyilmez

UŞAK AĞZINDAN BİLMECELER

• Ak çıkının içinde sarı altın (YUMURTA)

• Altı göl üstü gül (LAMBA)

• Harımdan atla gaz yumurtla (KABAK)

• Sarı öküz sarkık durur düşerim diye korkup durur (İĞNE)

• Kat kattır katmer değil kırmızı elma değil (SOĞAN)

• Et dedim met dedim git kapı arkasına yat dedim (SÜPÜRGE)

(SALİH KILINÇ / HAZIRLAYAN)

Editör: Seher ZEYBEK