TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Milli Savunma Bakanlığı 2025 yılı bütçesini görüşürken söz alan Güneş, “Türk Silahlı Kuvvetleri her zamankinden daha güçlü ve etkindir. Güçlü Türk ordusu sadece Türk milletimizin değil aynı zamanda dost ve kardeş ülkelerin de içinde kendilerini güven ve huzur içinde hissetmelerini sağlamaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda bu millete önderlik etmiş, komutanlık yapmıştır. Bu aziz millet onu önderi olarak ve komutan olarak bilmiş, onun arkasında askerlik yapmıştır ve bu neticede de ülkemiz düşmanlardan temizlemiş, ülkemiz kurtulmuştur. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." sözünün birilerinin tekelinde olmadığı gibi bir grubun ikbali ve çıkarları için de kullanmasının son derece yanlış olduğunu düşünmekteyim” dedi.
“Türkiye’de herhangi bir ayırımcılık yoktur”
Konuşması sırasında sözleri sık sık DEM partili komisyon üyeleri tarafından kesilen Güneş konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Tabii, bugün Antalya DEM Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç çok farklı bir konuşma yaptı. Ben bu konuşmadaki fikirlerin kendi fikirleri mi olduğunu, partisinin fikirleri mi olduğunu bilemiyorum tabii ki. Burada, tabii, ülkemiz kırk yıldan beri terörle mücadele etmektedir. Terör yüzünden binlerce sivil ve askeri kaybetmişiz ve dolayısıyla da pek çok vatandaşımız hayatını yitirmiş, aynı zamanda da çok büyük ekonomik külfetlere katlanmışız. Peki, soruyorum: "Biz bu terör olayını niçin yaşıyoruz? Niçin ülkemizde terör var?" diye düşündüğümüz zaman "Bunun haklı bir gerekçesi var mı?" diye bakmak lazım tabii ki ve neticede bizim ülkemizdeki herhangi bir vatandaş vali olduğunda bu kişiye "Sen hangi etnik kökenden geliyorsun, kimin oğlusun, kimin kardeşin?" diye soran var mı? Yok. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nde vatandaş olan her bir kişi vali olabiliyor, doktor olabiliyor, komutan olabiliyor, milletvekili olabiliyor, bakan olabiliyor, Cumhurbaşkanı olabiliyor ve dolayısıyla da herhangi bir ayırımcılık burada yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da herhangi bir etnik kökeni diğer etnik kökenden ayıran herhangi bir yasal düzenleme de yoktur ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm vatandaşlar eşit yurttaşlık haklarına sahiptir. Bugün Türkiye'de "Türklerin olup da Kürtlerin olamadığı herhangi bir makam var mıdır, gidemediği herhangi bir yer var mıdır, satın alamadığı herhangi bir mülk var mıdır?" diye baktığınız zaman burada hiçbir eşitsizliğin olmadığını görüyoruz.
Diğer taraftan, ülkemizde tam 22 tane farklı etnik köken var. Dolayısıyla da ülkemiz cumhuriyetin kurulmasıyla beraber üniter yapı ve ulus devletine geçmiş. Dolayısıyla da tüm vatandaşlarımız "Türk milleti" adı altında bir üst kimlikle tanımlanmıştır ama onun altındaki 22 etnik kökenden gelen vatandaşların hepsi aynı hakka ve hukuka sahiptir. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda bazı antidemokratik uygulamalar olmuştur, bunu inkâr etmiyoruz. Bu antidemokratik uygulamalar sadece doğu illerinde değil batı illerinde de olmuştur. Örneğin, Şapka Kanunu yüzünden İskilipli Âtıf Hoca'nın asılması gibi pek çok olumsuz örnekler yaşanmış, aynı şekilde Batı illerinde de yerleşim yerlerinin isimleri değiştirilmiştir. Türkler ile Kürtler uzun yıllar kardeşçe yaşamışız ve birlikte mücadele etmişiz. Kız alıp kız vermişiz, birbirimize kenetlenmişiz ve kardeş olmuşuz.
Şimdi, AK PARTİ iktidarlarıyla beraber daha önce problem olan resmî kurumlarda Kürtçe konuşamama, Kürtçe isim verememe, Kürtçe şarkı söyleyememe, yerleşim yerlerinin isminin değiştirilmesi gibi problemler ortadan kaldırıldığı gibi Kürtçe dil kursları açıldı.
TRT Kürdî kuruldu. Üniversitelerde Kürt dili edebiyatı bölümleri kuruldu, Kürtçe seçmeli ders hâline getirildi.
Kürtçe savunma hakkı verildi. Yerel yönetimlerde yerel dilde hizmet sunabilme imkânı getirildi.
Kürt kardeşlerimizin, Türk kardeşlerimizin de olduğu gibi ve başka etnik kökenlerdeki kardeşlerimizin de olduğu gibi mutlaka problemleri vardır.
Bugün Kürtlerimizin bazı... Kürt kardeşlerimizin bazı sorunları vardır ama bunu "Kürt sorunu" olarak ifade etmek son derece yanlıştır.
Bunu "Kürt sorunu" olarak ifade etmek Kürtleri problem olarak görmek demektir. Dolayısıyla Kürt kardeşlerimizin de mutlaka sorunları vardır. Bu sorunları çözmek hepimizin elindedir arkadaşlar.
Kürt kardeşlerimizin yaşadığı bazı mağduriyetleri fırsat bilerek Türkiye düşmanı bazı terör örgütleri PKK'yı kurdurarak Kürt kardeşlerimizin de milliyetçi duygularını kullanıp sanki Kürtlerin hakkını koruyormuş gibi yaparak Türkiye'ye zarar vermektedir.
Değerli milletvekilleri, bugün PKK olsun, YPG olsun, diğer terör örgütleri olsun; bunların arkasında kim var, ona bakmak lazım. Bunların arkasında Amerika vardır, İngiltere vardır, Avrupa Birliği ülkeleri vardır, emperyalist güçler vardır. Peki, bu ülkeler niçin bu terör örgütlerini desteklerler, Kürtleri çok sevdikleri için mi destekliyorlar? Hayır, özellikle Kürtlerin kahir ekseriyeti Müslüman olduğu için asla Kürtleri sevmezler ve desteklemezler. Bunlar sadece Türkiye düşmanı oldukları için, Türkiye aleyhine oldukları için onları desteklemektedirler. Dolayısıyla da bu pencereden olaylara bakmamız lazım. Şimdi, arkadaşlar, size şöyle bir örnek vereyim: Bundan aşağı yukarı 1980'li yıllarda işte Irak'ın Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin vardı. Amerika Birleşik Devletleri onu destekliyordu ve sonra İran'a saldırması için teşvik etti ve İran'a saldırdı. Savaş tam sekiz yıl sürdü, 1 milyon insan öldü, 2 milyon insan yaralandı ve pek çok ekonomik zayiata sebep oldu. Arkasından yine Saddam Hüseyin'in Kuveyt'e girmesine vesile oldu ve Amerika Birleşik Devletleri "Kuveyt'e girdin." diye Irak'a girdi ve tarumar etti. Size bugün "Devlet kurduracağım." diyenler bu hayalleri kurduranlar sizlerle işi bittikten sonra diğer ülkelere ne yaptılarsa aynısını size yapacaklardır; bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ana dilde eğitim masum bir istek gibi görünebilir ama bu birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozabilir. Diyelim ki Kürtlere verdiğimiz ana dilde eğitimi diğer 22 etnik kökendeki kardeşlerimize nasıl vereceğiz?
Bu uğurda şahadet şerbetini içmiş şehit kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize acil şifalar ve hayırlı ömürler diliyorum. Cenab-ı Allah ülkemizi her türlü beladan kazadan korusun, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle 2025 yılı Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”