Uşak şehri, Doğu Türkistan’ın 1931 yılında “Kumul Ayaklanması” dönemini anlatan kroniklerde geçiyor. Batı Anadolu’nun ortasında bulunan Uşak şehri ile Çin Halk Cumhuriyeti esareti altında ki Doğu Türkistan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan Uşak şehri nasıl aynı ismi paylaşıyor?

İşte yine Ömer Aşçı canımızın çok ilginç bir araştırması daha. Çin ile Uşak’ın bağlantısı neymiş? Gelin, onun bu güzel araştırmasından hep birlikte öğrenelim.

Tarihi Vesikalarda Çin Topraklarında ki Uşak şehri nasıl anlatılıyor?

Son günlerin gündem konularından Çin’in Doğu Türkistan’ da ki zulmü hakkında yaptığım okumalarda karşıma çıkan Uşak şehri ; daha önce Türk Tarih  Kurumu Üyeliği yapan Prof. Dr. Mehmet Saray  “Atatürk ve Türk Dünyası ” isimli eserinde Doğu Türkistan Kumul Ayaklanması bahsinde;

“ 1931’de başlayan bu hareket, 1933’e kadar teşkilatsızlık yüzünden Kumul’dan dışarıya çıkamadı. Ancak 1933’ten sonradır ki, Turfan, Karaşehir, Korlu, Kuca, Uşak, Aksu ve Hoten halkı da ayaklanmaya iştirak edebildiler. Adı geçen bu şehirlerde, 6 Ocak 1933’de Maksud, Mahmud ve Mevsul’ün yönetiminde Çin’lilere karşı harekete geçen Türkler, bu bölgeleri kısa zamanda ellerine geçirdiler. “ diye bahsedilmektedir.

Ankara Kriz Ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (Ankasam) Avrasya Uzmanı Dr. Abdrasul İsakov’un Doğu Türkistan tarihinde 1864-1866 yılları arasında gerçekleşen “Döngen İsyanı” olarak bilinen dönemi anlattığı  “Doğu Türkistan Tarihinde Kırgızların Tesirleri(1700-1878)” isimli makalesinde;

“Raşideddin, tüm Doğu Türkistan’a hakim olabilmek ve Ch’ing tehlikesini önlemek için kardeşi İshak Hoca önderliğinde askerleri doğuya gönderir. İshak Hoca Uşak Tal’da  Çin askerlerine aniden saldırarak mağlup eder. Onların geldiklerini öğrenen Karaşar etrafında yaşayan Kalmuklar, Turfan’ dan gelmekte olan Ch’ing süvarilerini tutuklayıp İshak Hoca’ya teslim ederler. “diye bahsetmektedir.

Rutin okumalarımda karşıma çıkan bu Uşak şehri bende büyük bir merak uyandırmıştı. Günümüzde Çin Devleti sınırları içinde bulunan Uşak şehrini aramaya koyuldum.

Çin Esareti altında Doğu Türkistan ve Uşak Şehri

Türk kavminin kadim anayurdu Türkistan’ın günümüzde Çin hâkimiyetinde kalan kısmı “Doğu Türkistan “ olarak adlandırılıyor. Doğu Türkistan 258 yıldır Çin hâkimiyeti altında esaret yaşamaktadır. Doğu Türkistan bölgesi Uygur Türklerinin çoğunlukta olduğu bir bölge..

Çin Komünist Rejimi;  Doğu Türkistan’ın, eski tarihlerden bu yana Çin topraklarının koparılmaz bir parçası olduğu iddialarını fizik yönlerden de kanıtlamak amacıyla, bu topraklardaki yer adlarını Çinceleştirmeye önem vermesi, haritalarda yeniden adlandırılmış ve Çin lehçesiyle yozlaştırılmış haliyle kullanması nedeniyle doğruya ulaşmanın zorluğu karşıma çıkıyor.

Doğu Türkistan’da bulunan Taklamakan Çölünde petrol bulunması ve bölgenin maden zenginliği Çin zulmünü artıran nedenler olarak karşımıza çıkıyor.

Doğu Türkistan’ın Sibirya ile Hint alt kıtasının arasında, Çin ile Orta Asya’dan Avrupa’ya geçiş noktasında bulunması bölgenin jeostratejik önemini artırıyor.

Doğu Türkistan, 1760 yılında Çin-Mançur istilasına maruz kalmıştır. Mançurların ülkeye girişleriyle korkunç bir işkence ve zulüm devri başlamış, buna tahammül edemeyen Türkler, zaman zaman Çin Mançur yönetimine karşı ayaklanmışlardır.

Çin Kültür Emperyalizmi ve Türkleri Asimilasyon Politikaları

Doğu Türkistan’da korkunç bir imha ve asimile hareketi başlatılmış, Doğu Türkistan ismi değiştirilerek ‘Sincan/Sinkiang’ -ilhak edilmiş toprak- denilmiş, diğer bütün şehir, kasaba, makam v.s. isimleri Çinlileştirilmiştir.

Çıkar yol aradığım bir sırada Doğu Türkistan Bağımsızlık Hareketinin tanınan kalemşörlerinden  yazar Ğulam Osman Zülfikar Bey’in “Doğu Türkistan’ın Gözyaşı” isimli eseri imdadıma yetişiyor. Yazar bu eserde Doğu Türkistan’da Çin Zulmünün fiziki, maddi ve kültürel aşamalarını ifşa etmekle birlikte Doğu Türkistan coğrafyasının değiştirilen yer adlarını karşılaştırmalı olarak aktarmakta ve bahse konu olan Uşak şehri için ;

“Çin hakimiyeti altında bulunan  Sincan-Uygur Özerk Bölgesi(Çin işgalinde ki Doğu Türkistan) sınırları içinde olan Bayangolin Moğol Özerk İline Hoşut ilçesine bağlı  bir kasaba olarak Çinli’lerin yozlaştırarak söylediği  Ushshaqtal / Wushitalaxiang/乌什塔拉回族乡 gibi isimlerle anılmaktadır.”diye bahsetmektedir.

Türkçe İsmi                                    :  Uşşaktal       (Uşşak/Küçük – Tal/Bozkır)

Latin alfabesine transkripsiyonu :  Ushshaqtal   (Telaffuzu Uşşegtıl)

Çince değiştirilmiş hali                 :  乌什塔拉回族乡/Wushitala (telaffuzu Ushital)

Uşak’ın Coğrafi ve İdari Konumu Nedir?

Uşşaktal, Bayingolin iline bağlı Hoşut ilçesi sınırlarında, Tanrı dağlarının güney etekleri, Karaşehir ovasının kuzey kıyıları, Hoşut ilçesinin de kuzey doğusunda yer alan bir kasabadır. Moğolların batı kolu Oyrat Boyu’nun Hoşut (和硕特) Aşireti’nin hakimiyet sahasındadır.

Uşşaktal Kasabası; Bayingolin Moğol Özerk İli sınırları içersinde bulunuyor. Bölge göçer Moğolların çoğunlukta olduğu bir yerleşim olup Moğolların batı kolu olan Oyratlar; Hoşut (和硕特), Çoros (綽罗斯), Dörbet (杜尔伯特) ve Torgut (土尔扈特)’tan ibaret dört kabileden oluşur. Konar-göçer olarak yaşadıkları coğrafya ise Tanrı Dağlarının kuzeyi, Altay Dağlarının güneyi ve Gobi Çölünün batısıdır .

Uşşaktal kasabası 8 köyün tabi olduğu bir idari yapılanmadır:

Baolian Köyü,

Tara Köyü,

Dazhuangzi Köyü,

Shaliangwan Köyü,

Datunba Köyü,

Nijingizi Köyü,

Gedern Hudug Köyü,

Shajingzi Köyü”

Uşak Kelimesi’ nin Eski Türk Lehçelerinde ki Kullanımı Nedir?

Doğu Türkistan’da konuşulan ve yer adlarının kökeni olan Türkçe’nin “Uygur Lehçesi”;  Hun ve Köktürk Türkçesi’nin günümüzdeki en güçlü mirasçısı konumundadır.

Türkoloji’nin zirve isimlerinden Uşak’lı Tuncer Gülensoy “Türkiye Türkçesinde Yaşayan ‘Küçük’, ‘Kiçik’, Kiçi’ ve ‘Keçi’ Sözcükleri” başlıklı makalesinde; Eski Uygurca metinlerde “Kiçig, küçük, ufak, uşak” kelimelerinin “ büyük kelimesinin zıddı “ anlamında kullanıldığını söyler.

Türkiye’de Eski Uygur Türkçesinin sözvarlığı üzerine çalışmaları ile otorite kabul edilen  Ahmet Caferoğlu tarafından 1934’te yayınlanan  Türkiye’de ilk Uygurca sözlük çalışması olarak bilinen Uygur Sözlüğü başlıklı eserde;

“Uşak kelimesi; halen Uygur Türkçesinde aktif olarak kullanılan bir kelimedir. Esasen “küçük, ufak”  anlamında kullanılmaktadır.  Eski Türkçe metinlerde uwış “ufalanmış nesne” sözcüğünden +Ak sonekiyle türetilmiştir. Kelimenin en eski şekli “Ufşak ,Ubşak veya Uvşak” olarak kayıtlara geçmiştir. Ubşak/Ufşak kelimesi, ufşak > uvşak gelişmesi ve ses düşmesiyle de uvak > ufak ve uşak biçimleriyle dallanmıştır.  Ufak ve Uşak kelimeleri eş anlamlı iki kelime haline gelmiştir. Her şeyin küçüğünü ifade eden kelime olan Uşak, Batı Türkçesinde özellikle insanın küçüğünü karşılar hale gelmiştir. Türkiye Türkçesinde kullanılan ufak- karşılığı olarak bazı lehçelerde uşak- kelimesinin kullanılması, bu kelimelerin kök birliğini göstermektedir. Uşak kelimesi bugün ağızlarda yaygın olarak kullanılmakta, ancak yazı dilinde yerini tamamen çocuk kelimesine terk etmiş görünmektedir. En eski Türkçe kaynaklarda gördüğümüz “Uşak”kelimesi özbe öz Türkçedir.”

Doğu Türkistan’da Çin Hakimiyeti’nin Başlangıç Tarihi Nedir?

Uygurlar tarihte Çinlilerle bazen dost bazen düşman olmuşlar. Kimi zaman Türk boylarına karşı Çin’le birlikte davranmış, kimi zaman Çin’e karşı Türk boylarıyla birlik olmuşlar./

Örneğin, Uygur Beyi Tumitu Göktürklere karşı Çin’in desteğini alarak, 744’de devletini kurdu. Bu işbirliği Göktürk Birliği‘nin dağılmasına neden oldu. Uygurlar, 751’de Talas’ da ki Çin-Arap Savaşı’nda Arapların yanında yer aldı ve Türk bölgelerine büyük zarar veren Emevi Arap egemenliğinin gerçekleşmesini sağladı.

Uygur ve Döngenlerin İsyanı (1864-1866)

Tarihte “Döngen İsyanı” olarak bilinen ve 1864-1866 yılları arasında gerçekleşen olaylara aslında Uygur ve Döngenlerin Bağımsızlık Mücadelesi dersek daha doğru olur.

Çin Devleti sınırları içerisinde Müslüman halkın toplam nüfusları resmi olarak 21 milyondan fazladır. Çin Müslümanları Türk dilli Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar,Salur Ulusları ile Çin dilli Hui/Döngen, Dongşiang, Bao’an uluslarından oluşur.

Kansu ve Shensi eyaletlerinde oturan Çinli müslümanlara yine “dönme” anlamına gelen Türkçe döngen (tungan) denilmekte, Doğu Türkistan Türkleri ise bu adı bütün Çinli müslümanlar için kullanmaktadırlar.

1862 yılında Doğu Türkistan’ın Kuça şehrinin Çin Kuklası valisi mezar, karargah, saray, köprü, karakol ve değirmenlerin tamiri ve inşaati için diye, yerli tüccarlardan faizi ile beraber 2810 ser’den fazla madeni para borç alır. Tüccarlar bu parayı geri isteyince, Kuça Çin Büyük Memuru Ur Ching A ile Kuça Valisi konuşarak, halkın vergi yükünü artırarak bu parayı ödemeyi önerirler.

İtirazlarına cevap alamayınca, halk Mehmed Ali ve Niyaz gibi kişilerin önderliğinde ayaklanırlar. Mehmed Ali başta olmak üzere 15 kişi idam edilir. Bu olup bitenler isyanın başlamasına neden olmuştur.

7 Haziran gecesinde Kuça’daki Döngen Ma Lung, Ma Şurahun, Şamseddin ve Uygurlu Alaylar önderliğinde isyanı başlarlar. Ayaklananlar kısa sürede 1000 Çinli ve 150 Kalmuk askerinden oluşan şehir garnizonunu yok ederler.

Sabahleyin halk, Han olarak Karataglı hocalardan Raşideddin’i seçerler. Han Hoca Said Gazi unvanı ile tahta geçen Raşideddin, kendi hakimiyetini tanımayan bölgedeki diğer şehirleri itaat altına almaya başlar. Bunların arasından Habibulla önderliğindeki Hotan ile Aktaglıların merkezi sayılan Kaşgar, Raşideddin ile savaşmak zorunda kalırlar.

Raşideddin, tüm Doğu Türkistan’a hakim olabilmek ve Çin tehlikesini önlemek için kardeşi İshak Hoca önderliğinde askerleri doğuya gönderir. İshak Hoca Uşak Tal’da Çin askerlerine aniden saldırarak mağlup eder. Onların geldiklerini öğrenen Karaşar etrafında yaşayan Kalmuklar, Turfan’dan gelmekte olan Çin süvarilerini tutuklayıp İshak Hoca’ya teslim ederler.

Esir Çin askerlerinde bulunan mektupta, İmparatorun emriyle, cephane dolu 300 arba ve 470 top ile 24 000 askerin gelmekte olduğu anlaşılır.255 İshak Hoca bu askerlere de aniden saldırarak mağlup etmeyi başarır. Karaşar’dan yine 7000 Çin ve 3000 Kalmuk askerlerinden oluşan Çin askeri gelir ve onlar da yenilirler. İshak Hoca Karaşar’a girer. Oradan Turfan’a geçer ve şehri kuşatır. Kuşatma sonuç vermeyince Hoca kuşatmayı kaldırarak Hami bölgesine girer ve Çaktım’da Çin askerlerine mağlup olur. Turfan’a dönen mücadeleciler ancak dört aydan sonra şehri ele geçirirler.

1866 senesine geldiğinde, Gulca’da Döngenler ile Uygurlar arasında direnme başlar. Döngenler Çin Gulca’ya, Uygurlar ise Eski Gulca’ya yerleşirler. Uygurlar az olmalarına rağmen, Döngenler ile olan çarpışmalarda galip gelirler ve Alahan Töre başkanlığında Tarancı (İli) Sultanatı’nı (Mayıs 1867) kurarlar.

Böylece 1864 isyanı sonucu, bölge tamamen Çin hakimiyetinden kurtulur ve bölgede bağımsız Kuça, Kaşgar, Hotan, Ürümçü ve Gulca Hanlıkları kurulur.

Bu bölgelere hükmeden Yakup Bey 29 Mayıs 1877 tarihinde aniden vefat etmesiyle oluşan iktidar boşluğunda Çin askeri gücü bütün Doğu Türkistan’ı işgal eder.

1931 Doğu Türkistan Kumul Ayaklanması ve Uşak Şehri

Çin Devleti’nin 1927 yılında kominist bir darbe teşebbüsü nedeniyle Çin Kominist Partisine karşı mücadeleye girişmiş ve neticesinde Çin İç Savaşı başlamıştı.1931 yılına gelindiğinde ise ülke sel felaketleri nedeniyle 2 milyon insanını kaybederek kaosa sürükleniyordu.

Çin Kominist partisi 1931 yılında Jiangxi Eyaletinde hakimiyet kurarak Mao önderliğinde Çin-Sovyet hükümeti kurar.

Çin işgali altındaki “Doğu Türkistan”da tüm bu gelişmeler sonrası Hoca Niyaz Han önderliğinde bağımsızlık amacıyla bir “Kumul İsyanı” başlar.

Ayaklanma ilk önce Çin sınırındaki  Kumul şehrinde Salih Dorga ve cesur ve tecrübeli bir sergerde olan Hoca Niyaz Hacı’nın liderliğinde 1931 yılının ilk baharında başlatıldı. Kısa sürde Kumul ve civan işgalcilerden temizlendi.

Doğu Türkistan’ı 17 yıl süre ile tam bir ortaçağ despotu gibi yöneten genel vali diktatör Yang 7 Temmuz 1928’de öldürülmüştü.Bu durumu ayaklanma ve İşgalcileri Ülkelerinden atmaları için iyi bir fırsat olduğu kanaatine varan Doğu Türkistan halkı bütün bölgelerde işgalcilere karşı kutsal cihad ilan ettiler.

Olayların sıcak çatışmalara dönmesi kaçınılmaz haldeydi.isyanı bir an önce bastırmak isteyen Çinli Vali bunun üzerine Torgut moğolları’nın dini lideri Tsetsen Puntsag Gegeen idam edildi.

6 Ocak 1933 tarihinde Turfan halkı Muhiti kardeşlerin liderliğinde şehirdeki Çin garnizonunu basarak şehri Çinliler’den kurtardılar Turfan Milli Kuvvetleri General Mahmut Muhitti komutasında batıya doğru ilerleyerek Korla, Karaşehir ve Uşak şehirlerini de kurtardılar .

Torgut moğolları’nın da desteğini arkalarına alan Uygurlar 10 gün içinde 4 şehirden ibaret olan Turfan bölgesini zaptettiler. İsyan tam bir ayını doldururken Kara şehir, Uşak ve Korlu gibi şehirler artık Turfanlılar’ın elindeydi.

Kısa sürede yayılan bu ayaklanmaya Dungan adı verilen Müslüman Çinliler de destek olur. Sonunda 12 Kasım 1933’te Kâşgar’da bağımsızlık ilan edilir ve Şarki Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulur. Hoca Niyaz Hacı cumhurbaşkanı olur. Ancak Rusya ve Çin araya girip bu yeni devleti her bakımdan baskı altına alır. Devlet iki yıl ayakta kalabilir, başkent Kâşgar’ın düşmesiyle güç kaybeder. Hükümet Yenihisar’a taşınır.  Buna rağmen devleti ayakta tutmak mümkün olmaz ve 1934 yılının Ocak ayında hükümet düşer.

İkinci bağımsızlık mücadelesi 1937 yılında başlar. Osman Batır gibi milli kahramanların desteğiyle ayaklanmanın başarıya ulaşmasının ardından 7 Kasım 1944’te Şarki Türkistan Cumhuriyeti tekrar bağımsızlığını ilan eder.

Başbakanlığa Mesut Sabri Baykuzu, Genel Sekreterliğe İsa Yusuf Alptekin getirilir. 1949’da gerçekleşen Mao devrimi ile bu devlet de son bulur ve rejim muhalifleri ile bağımsız devlete destek verenler Doğu Türkistan’ı terk etmek zorunda kalır.

Atatürk’ün Doğu Türkistan Tavrı

Doğu Türkistan, 1933 yilinda bağımsızlığını ilan ettiğinde, ilk tanıyan ülke, Atatürk’ün başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti olmuştu.

1933’te, Afganistan’daki Alman Büyükelçisinin ülkesine gönderdiği bir raporda da;

“… Türk Hükümeti, Şarki Türkistan Türkleri’ nin hareketlerine yakınlık duymakta ve Sovyet Hükümeti’nin hoşuna gitmeyecek bazı şeyleri de el altından yapmaya çalışmaktadır” deniliyordu.

Doğu Türkistan Uygur Türkler’i nin Türkiye Göçü

Hükümette önemli görevler üstlenen Uygur Türklerinin liderlerinden İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra göçmenlerin yerleşim yerleri ile ilgili uzun görüşmeler yapar ve bu görüşmelerin sonunda 1.850 kişilik ilk göçmen grubu 26.10.1952’de Türkiye’ye hareket eder. Kafilelerin gelişi aralıklarla 1958 yılına kadar sürer.Gelenler toplam 564 aile ve 1.892 kişidir.

Gelen Kazak Türklerinden 146 aile (462 kişi) Manisa-Salihli’ye, Kazak ve Uygur Türklerinden 104 aile ise Kayseri iline bağlı Develi, Yeşilhisar ve Yahyalı ilçelerinin Kopçu, İsahocalı, Musahacılı gibi bazı köylerine yerleştirilir. Kazak Türklerinden oluşan diğer göçmenler Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Altayköy’e, Konya’ya bağlı İsmil ve İstanbul gibi merkezlere yerleştirilir.

Tarihi kökleri 13. yüzyıldaki Eretnalılara kadar uzanan Kayseri’deki Uygur Türkleri, 1950’lerde yaşanan göçlerle yeniden canlanma yoluna girmişti. Ancak bu göçmen grubunun köylere yerleştirilmesi uyum sorunlarına yol açmış olmalı ki Uygur ve Kazak Türklerinden meydana gelen bu göçmenler büyük şehirlere göç etmiştir.

Çin’de yaşayan Müslümanların huzur içinde yaşaması Çin’in Müslüman dünyası ile olan ilişkileri açısından önemlidir. Çünkü Çin sanayisinin ihtiyaç duyduğu hammadde enerji tedarikçileri ve sanayi ürünlerinin pazarlandığı en önemli Pazar işbu Müslüman coğrafyasıdır. Diğer taraftan, Çin’deki Müslüman nüfusun yaşadığı Kuzeybatı bölgesi, Türk-İslam ülkeleri ile komşu olduğu, özellikle Türkiye başta olmak üzere diğer Türk Cumhuriyetleri ile sadece din bağı değil aynı zamanda kan ve kültür bağı olduğu düşünüldüğünde Çin’in mevcut Müslüman nüfusa yönelik gayri insani uygulamalarını acilen gözden geçirmesi gerekecektir.

(SALİH KILINÇ / HAZIRLAYAN)

Editör: Seher ZEYBEK