Uğur açıklamasında; “Sokak hayvanı popülasyonundaki artış toplumda gerçekten bir kırılma yarattı, yerel yönetimlerin bu konuya yaklaşımındaki yetersizliği ve kanunda açıkça belirtilen görevin yerine getirilmediğini göstermektedir. Bu da demek oluyor ki 31 Mart 2024 günü yapılan seçimlerde belediyeleri kazanan başkanları önemli bir görev daha bekliyor” dedi.
Hollanda’daki Sokak hayvanı vakıflarının girişimleri sonucunda 4 Nisan gününün "Dünya Sokak Hayvanları Günü “kabul edildiğini kaydeden Uğur, “Bu özel günde sokak hayvanlarının yaşadıkları sorunlara ve bu sorunların çözümlerine dikkat çekmek amacıyla, 2010 yılından itibaren sivil toplum örgütleri olarak çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Öncelikle sokakların köpek üretmediği ve bu sorunun insan eliyle yaratıldığını bilmekte yarar var. Sorunu yaratanların çabalarıyla bu canlıların ihtiyaçlarının karşılanması, refahının sağlanması, en insani yaklaşımla popülasyonun yönetilmesi hepimizin ortaklaşması gereken bir gerçektir.
Değişen yaşam koşulları, kalabalık şehirler, insan atıklarının fazlalaşması, bilinçsiz besleme, konuyu her geçen gün daha karmaşık hale getirmektedir. Artan popülasyon konusunda sadece hayvan seven ve sevmeyen tarafların tepkilerine göre tavır alındığı için çözüm konusunda gerçekçi adımların atılamamaktadır” dedi.
“HAYVAN POPÜLASYON SORUNUNU ORTAYA KOYMAK İÇİN ÇOK UYGUN BİR GÜN”
Tam da yerel yönetimler seçiminin tamamlanmasından birkaç gün sonrasına denk gelen Dünya Sokak Hayvanları Günü’nün, sahipsiz hayvan popülasyon sorununu ortaya koymak için çok uygun bir gün olduğunu hatırlatan Uğur, “Artık çok iyi bilindiği gibi 2004 yılında yayınlanan 5199 sayılı kanunla sahipsiz hayvanlar konusundaki uygulamaların sorumluluğu yerel yönetimlere ve il özel idarelerine verilmiştir. Ancak yasanın çıktığı tarihten bu yana, bazen belediye başkanlarının tutumu, bazen bütçe yetersizliği ve bazen de farklı sebepler nedeniyle yerel yönetimler görevlerini tam olarak yerine getirmemiştir.
Aynı kanunda 2021 yılında yapılan revizyonla, önemli bir adım atılmış belediyelerin eksiklerini tamamlamaları için süre verilmiştir. Çünkü Türkiye'de ilçe, il ve büyükşehir olmak üzere toplam 983 belediye varken, sadece 300 civarında bakımevi bulunmaktadır.
Oysa 5199 sayılı kanundaki revizyonla Geçici Madde 4 – (Ek:9/7/2021-7332/16 md.) "Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31 Aralık 2024 tarihine kadar hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür." ve "Belediyeler hayvan bakımevleri kurmak ve rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırır.
Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde üç olarak uygulanır. Bu fıkra uyarınca ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamaz.” hükümleri yer almaktadır. Günümüz itibarîyle sadece 300 kadar bakımevi bulunması, yerel yönetimlerin bu konuya yaklaşımındaki yetersizliği ve kanunda açıkça belirtilen görevin yerine getirilmediğini göstermektedir. Bu da demek oluyor ki 31 Mart 2024 günü yapılan seçimlerde belediyeleri kazanan başkanları önemli bir görev daha bekliyor” diye konuştu.
Sokak hayvanı popülasyonundaki artışın toplumda gerçekten bir kırılma yarattığını belirten Uğur, “Korku duyan vatandaşları anlayışla karşılamak gerekiyor, sürü halinde yaşayan köpekler, saldırgan olmasalar bile bir insanı havlamalarıyla korkutabilir ve bu son derece olağan bir durumdur. Bu nedenle popülasyon yönetimi mutlaka yapılmalıdır. Ancak, maalesef kısırlaştırılmadan kırsala atılan (!) köpekler hem sürüleşmekte, hem tekrar kentlere geri dönebilmekte, hem de yaban hayatına olumsuz etki yaratabilmektedir” dedi.
YAVRULAR BESLENEMEDEN HASTALANARAK ÖLMEKTE
Artan bu popülasyonun her şeyden önce hayvan refahına da aykırı olduğunu vurgulayan Özgür, “Sokaklarda olumsuz şartlarda yaşamaya mahkum bırakılan hayvanlar, çok sık üremekte, yavrular beslenemeden hastalanarak ölmekte, bir şekilde hayata tutunanlar da hastalık, açlık, trafik kazaları, aşırı sıcak ya da aşırı soğuk hava olayları ile gerçekten bir yaşam mücadelesi vermektedir. Objektif ve samimi bir yaklaşımla şunu söyleyebiliriz ki, insan eliyle yarattığımız bir sorunun mağdurları hayvanlar olmuştur” dedi.
Yerel yönetimler için en önemli sorunun bütçe planlaması olarak ortaya çıktığını iddia eden Uğur, “Bunun için İhtiyaç duyan belediyelere bakımevlerini inşa edebilmeleri için sadece bu amaçla kullanabilecekleri uygun krediler sağlanmalı ve teşvikler verilmelidir. Avrupa Birliği projeleri, özel sektörün sosyal sorumluluk projeleri gibi konulara ayırdıkları bütçelerden faydalanma sorunların çözümü için uygun adımlar olabilir.
Bakımevi ve barınak tanımları kanunda ayrıntılı olarak belirtilmeli, standartları belirlenmeli, çevre yaban hayatı, insan ve hayvan sağlığı gözetilerek inşa edilmelidirler” dedi.
Sahipsiz hayvan bakımevleri / barınaklar, acil hayvan nakil araçları, hayvan toplama aracı, hayvanların yakalanma şeklinin, insan ve hayvan refahı ve sağlığına, iş sağlığı ve güvenliğine uygun standartlarda olması ve yönetmeliklerde ayrıntılı bir biçimde belirtilmesi gerektiğini belirten Uğur, “Bakımevlerinde sokak hayvanlarının kısırlaştırılması, aşılanması, işaretlenmesi, hasta ve yaralıların tedavi edilmesi, beslenmesi, sahiplendirilmesi ve sahiplendirilemeyenlerin alındıkları yere geri bırakılması işlemleri aksatılmadan yapılmalıdır” dedi.
Belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğünün kurulması zorunlu müdürlükler içerisinde yer alması gerektiğini ifade eden Uğur, “Yeterince veteriner hekim istihdam edilirken, aynı zamanda hayvan sağlığı yardımcı personeli de istihdam edilmeli, diğer personelin de özel eğitimli olmasına dikkat edilmelidir. Tüm ülke çapında acilen "kısırlaştırma seferberliği" yapılmalı, toplumu bilgilendirmek için kamu spotları hazırlanmalıdır.
Sahipli hayvanların mikroçip ile kimliklendirilmesi işlemi kanunun süre sınırlandırması ile tam olarak başarıya ulaşmadı, kanunda revizyonla henüz sisteme kayıt edilemeyen hayvanlar için tekrar uygulama başlatılmalı, evcil hayvanını terk edenlere ağır yaptırımlar uygulanmalı, kaçak hayvan girişi ve üretiminin önüne geçilmelidir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak ilginize teşekkür ediyor, sokak hayvanları ile ilgili mevcut durumun çözüm merkezinin veteriner hekimliği olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz” diye konuştu.