Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 25 yıl geçti. Kent, hem kentsel dönüşüm projeleriyle hem de afet hazırlıklarıyla yeni bir kimlik kazandı ancak "Ölsem kemiklerim unutmaz" diyen depremzedelerin acıları hala hafızalarda.
17 Ağustos 1999’da saat 03.02’de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi; Kocaeli, İstanbul, Yalova, Sakarya ve Düzce’de yıkıma sebep oldu. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırma raporuna göre, 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Büyük kayıplara sebep olan depremde 285 bin 211 ev ile 42 bin 902 iş yeri hasar gördü. Marmara Depremi’nde İstanbul’da 454 kişi yaşamını yitirdi. Yalova, Düzce ve Gölcük’ten getirilen yaralılardan hayatını kaybedenlerle bu sayı 981’e çıktı.
Yıkıntıların arasından doğdu
Depremin ardından Kocaeli adeta yıkıntıların arasından doğdu. Özellikle depremin merkez üssü Gölcük’te, Gölcük Belediyesi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından tüm ağır hasarlı binalar yıkıldı ve bölge bölge kentsel dönüşüm çalışmaları başlatıldı. 17 Ağustos’ta binlerce insanın yaşamını yitirdiği, ev ve iş yerinin yıkıldığı Kocaeli’de, depremin ardından facianın acı izleri ortadan kaldırıldı. Depremde en ağır yıkımın yaşandığı şehirde deprem yönetmeliğine uygun binlerce konut inşa edildi. Kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde Gölcük, Körfez ve İzmit başta olmak üzere birçok ilçede yeni projeler hayata geçirildi. Depremin izlerinin silindiği ilçede, 25 yıl içinde altyapıdan üstyapıya kadar birçok çalışma yürütüldü.
Vatandaşlar afete hazırlanıyor
17 Ağustos’ta büyük bir yıkım alan kentte afete hazırlık çalışmaları da başlatıldı. Konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapan Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, bu zamana kadar çok sayıda proje hayata geçirdi. Vatandaşları da afete hazırlamak için eğitim programı düzenleyen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, "Kocaeli Mahalle Halkı Afetlere Hazırlık Eğitim Projesini" uygulamaya koydu.
Riskli alanlar
Büyükşehir Belediyesi’nin diğer önemli çalışması da riskli bölgelerin belirlenerek, tahliye edilmesi ve daha güvenli yeni yaşam alanları oluşturulması oldu. Bu çerçevede 12 kentsel dönüşüm alanı belirlendi. Derince Yenikent, Körfez Barbaros, İzmit Cedit, İzmit Hacıhır-Veliahmet, Gölcük Merkez, Derince Denizevler, Çayırova Şekerpınar ve Kandıra Akdurak Mahalleleri kentsel dönüşüm alanı olarak revize edildi. Bu bölgelerde yeni yerleşim planı uygulayan Büyükşehir, Kocaeli genelinde belirli bölge ve mahalleleri riskli bölge olarak ilan etti.
Afet Mutfağı
"Dirençli şehir" parolasıyla yola çıkan Büyükşehir, Marmara bölgesine hizmet sunması için Başiskele’de Gıda Üretim Tesisi (Afet Mutfağı) inşa ediyor. Afet Mutfağında kuru ve soğuk depo alanları, gıda hazırlık, pişirme, paketleme ve sevkiyat bölümleri yer alacak. Büyükşehir’in 3 mobil afet tırı da bulunuyor. Yemek ve ekmek aracından oluşan mobil afet tırlarında 2 ton temiz su tankı, 1 ton atık su tankı, dışarıya bağımsız olarak 5 gün çalışabilecek jeneratör bulunuyor. Araç afet durumunda 1 günde 30 bin kişilik çorba ve 10 bin kişilik 3 çeşit yemek üretebiliyor. Araç dışarıdan elektrik bağlantısı yapıldığında ise sınırsız çalışabiliyor.
Kocaeli itfaiyesi örnek oldu
Türkiye’nin örnek itfaiyelerinden olan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi de araç filosunu her yıl genişletiyor. Pek çok olayda ve afette görev yapan itfaiye teşkilatı, modern araçlarla çalışmalarını daha hızlı ve kolay hale getiriyor. Adeta bir okul gibi çalışan Kocaeli itfaiyesi, eğitim faaliyetlerine de katılıyor. Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Önleme ve Eğitim Şube Müdürlüğü Eğitim Birimi (KOBİTEM), Kocaeli başta olmak üzere birçok ilde eğitim faaliyetleri yürüterek, yangına müdahale ve arama kurtarma başta olmak üzere, birçok konu hakkında eğitimler düzenliyor.
Gönüllü itfaiye ordusu
17 Ağustos 1999 sonrası hayata geçirilen Gönüllü İtfaiyecilik Projesi de her yıl büyümeye devam ediyor. Büyükşehir İtfaiye Dairesi Başkanlığı AFKOM Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak görev yapan gönüllü itfaiyeciler, itfaiye müdahale hizmetlerine önemli katkı sunuyor. Yaşanabilecek yeni afetlere karşı her daim hazır olan İtfaiye Dairesi Başkanlığı, edindiği bilgi ve tecrübeyi gönüllü itfaiyeciler ile paylaşıyor. Kocaeli’de sivil toplum kuruluşları ve ilçe belediyeleri bünyesinde kurulan arama kurtarma timleri de afete hazırlık çalışmalarını sürdürüyor.
"Zemin Veri Bankası"
Fay hatlarına ve zemine yönelik detaylı araştırma yapan Büyükşehir İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri de, "Zemin Veri Bankası" ile Büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait zemin etüt bilgilerini Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) sayesinde ortak havuzda bir araya getiriyor. Kocaeli’nin zeminiyle ilgili bütün veriler, gerek ilgili kurumlardan temin edilen, gerekse Büyükşehir Belediyesi’ndeki mevcut veriler sayısallaştırılarak elde ediliyor. Böylece Coğrafi Bilgi Sistemi programları kullanılarak verilerin toplanması, işlenmesi, görselleştirilmesi ve analiz edilmesi daha hızlı oluyor. İlgili kurumlardan alınan MTA sıvılaşma haritası, heyelan haritası ve güncellenmiş fay haritası da zemin bilgi sistemine ekleniyor. Böylece deprem ve diğer muhtemel afetlerde etkilenebilecek alanların önceden belirlenmesi hedefleniyor.
Kocaeli, adeta sanayinin başkenti oldu
Deprem gerçeği ile 17 Ağustos’ta tanışan Kocaeli, afetin izlerini sildiği gibi adeta Türkiye’nin de sanayi üssü oldu. Sanayi ve teknolojinin başkenti olan kent, son dönemde yapılan önemli yatırımlar ile yenilikçiliğin merkezi haline geldi. Depremden sonra daha güçlü şekilde ayağa kalkan Kocaeli sanayisi, bugün başta otomotiv, otomotiv yan sanayi ve petrokimya alanında olmak pek çok sektörde yaptığı üretimle adından söz ettiriyor. 25 yıl içinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm ve afet hazırlıkları, kenti daha dirençli hale getirdi ancak depremzedelerin acıları hala taze.
"Kız kardeşimin cenazesini mezarlığa kornaya basarak götürmüşüm"
Gölcük’te ikamet eden Mehmet Ay (60), depremde kız kardeşini, eniştesini ve 3 yeğenini kaybettiğini belirterek, "Depremde sıra dışı şeyler de yaşadık. Deprem gerçekten felaketti. Psikologlar bu duruma duygu kilitlemesi diyorlar. Kız kardeşimin cenazesini mezarlığa kornaya basarak götürmüşüm. Ölümü düşünemiyorsanız, cenazesini bulduğunuza şükrediyorsunuz. Kız kardeşimi 2 gün boyunca aramıştık, binaları yerle bir olmuştu. Bizim kendi oturduğumuz binanın etrafındaki binalar da yıkılmıştı" dedi.
"Belki de 15 gün sonra sıcak yemek yedik"
"Kıyamet kopuyor zannettim" diyen Ay, "Ayakta duramıyorsunuz. Kalkıyorsunuz, deprem sizi yere vuruyor. Belki de 15 gün sonra sıcak yemek yedik. Bunları yaşadık. Allah kimseye bir daha yaşatmasın" diye konuştu.
"Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu"
25 yıl önce Kavaklı Sahili’nde çay bahçelerinin bulunduğunu, depreme de orada yakalandıklarını anlatan Kadriye Kasapoğlu (51) ise "Her gece sabahlara kadar orada olurduk. Vatandaşlar da gece 00.00’dan sonra çay bahçesine gelirdi. O gece de her zamanki gibi oturuyorduk. Bir anda yerde hareketlilik oldu. ’Ne oluyor acaba?’ demeye kalmadan güm sesi geldi. Oturduğumuz sandalyeler yerden havalandı. Çok şiddetli bir vuruş oldu. Onun ardından yerlerde dalgalanmalar oldu. Biz de yere düştük. Yerler yarıldı, parke taşları patlayıp havalara uçtu. Kıyamet koptu zannettik" şeklinde konuştu.
"Suyun altında taklalar attım"
Kasapoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"O ara birileri bağırdı. ’Deniz geliyor’ dediler. Bende o sırada denize karşı bulunuyordum. Ben bakınca denizi göremedim. Kafamı kaldırınca suyun havalandığını, köpürdüğünü gördüm. 9 kişiydik, herkes kaçıştı. Dalgalar çay bahçesinin köşesindeki parçayı kopardı. Çay bahçesinin yarısı kırıldı, denize aktık. İnsanın can havliyle ne yapacağı belli olmaz. Bayağı bir mücadele ettim. Taşın tepesine tırmandım ama üzerimden de deniz geçti. Su beni yaklaşık 500-600 metre sürükledi. Taklalar ata ata suyun altından gittim. ’Herhalde ölüyorum. Bari kelime-i şehadet getireyim’ dedim. Sonunu da hatırlamıyorum. Suyun altında bayıldığımı hatırlıyorum. Nefesim bitmişti. Kendimi, lunaparkın demir korkulukların etrafında oturur vaziyette buldum. Sanki biri beni oraya oturttu. Ne olduğunu anlayamadım. Şuur kaybı yaşadım. Kalktım ama yürüyemiyordum. Bacağımdan yaralanmışım. Demir kapı gördüm. Orada bilet gişesi vardı. O kapıya tırmandım, gişeye oturdum ama tavan kafama değiyordu. İnsanlar sahile gelemiyordu, su vardı. Sesleri duyuyorum ama kimse beni duymuyordu. Çok fazla gürültü vardı. Suyun içindeydim hala. Sabaha kadar bekledim. Gelenler oldu ama sesimi duyuramıyordum. Bir süre sonra 2 genç geldi, ’Kimse var mı? Sesi mi duyan var mı?’ dediler. Çocuklar beni kucaklayıp, dışarı çıkardı. Ablamın evine gittik. Enkazların içinden geçmişim ama ben depremi anlamadım ki. ’Neredeyiz?’ dedim, komşular beni tanıdı. Arkamı döndüğümde ablamın binası yoktu. Çökmüştü"
"Yarılan bacağıma yosun, taş, demir parçaları doldu"
Denize sürüklenmenin etkisiyle bacağından yaralandığını söyleyen Kadriye Kasapoğlu, "Bacağım yarılmıştı. Denizdeki basınçla bacağıma yosun, taş, demir parçaları doldu ve temizlenmeden dikildiği için mikrop kaptı. 6 kere ameliyat oldum. Sağ olsun İstanbul’dan gelen cerrahlar sahra çadırı kurdular. Onlar bacağımı ameliyat etti. 100 tane de iğne oldum. Hamd olsun şuanda iyiyim" şeklinde konuştu.
"Ölsem kemiklerim unutmaz"
Depremde babaannesini, kuzenini, arkadaşlarını ve komşularını kaybettiğini dile getiren Kasapoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen vatandaşların yaşadıklarını ve hissettiklerini çok iyi anladığını ifade ederek, "Eltimin erkek kardeşi 11 gün sonra sudan çıkarılmıştı. 11 yaşında erkek çocuğuydu. Çocuğun cesedi tanınmayacak haldeydi, kolundaki saatten tanıdılar. Ben annesine ’Gözün aydın’ dedim. Öyle bir konumdaydık. Öleni artık unutmuştuk. Cenaze bulununca alkış tuttuk, kahkaha attık. Bu normal insan tepkisi değildi. Deprem oldu, bitti ve her şey yerini buldu ama o yaşananlar asla unutulmaz. Ölsem kemiklerim unutmaz" cümlelerini kullandı.