Bayram tatili dün başladı. Bugün arife yarın bayram. Artık bayram demek; arada bir tatil kaçamağı anlamına geliyor.
Çağ değişti. Eskiden bayram denince büyükler başta olmak üzere aile fertleriyle bir araya gelmek, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpmek demekti.
Tencere tencere yemekler hazırlanır, özel tatlılar yapılır, bayram sabahı erken kalkılır, namazdan sonra bayramlık en güzel elbiseler giyilirdi.
Bayramlaştıktan sonra kuzinede kaynayan çay eşliğinde ailenin tüm fertleri kahvaltı sofrasında bir araya gelirdi.
Artık dini bayramlar 10 günlük keyif sürecek bir tatil kaçamağına döndü. Atilla İlhan’ın dizelerinde olduğu gibi:
“şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
o mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız”
Oysaki bayramlar, sevdiklerimizle bir araya gelebileceğimiz, hepimizi kucaklayıcı manevi haz aldığımız günlerdir.
Buradan kimseyi eleştirip küçümsemeye çalışmıyorum. Çağ değişti, anlayış değişti, aile kavramı değişti. Dünya değişti. Bence yaşanan sadece bu.
Bayramlar, sevinç, mutluluk, kaynaşma, hareket ve bereket demektir.
Bayramlar, hoşgörü ve sevgi duygularının en üst seviyeye çıktığı en özel günlerdir.
Şehirler eskiyor, çağlar değişiyor, insanlar yaşanıyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
Acaba eskiye duyduğumuz özlem, aslında hiçbir zaman bir daha yaşamayacağımız çocukluk ve gençliğimize duyduğumuz özlem midir?
Neyse;
Sözü fazla uzatmadan hepinizin bayramını kutlar; küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinizden öperim.
Hepinizin şeker tadında bayramlar yaşamanız dileğiyle.
İYİ BAYRAMLAR…