Yıl 1958 Menderes zamanı...
Adnan Menderes herkesi kendi gibi düşünmeye, milli görüşe katılmaya zorluyor, katılmayanları ise vatan haini ilan ediyor ya da baskılarla özgürlüklerini elinden alıyor...
İşte bu kurbanlardan biri de Âşık Veysel.
Veysel, Menderes’e evet demediği için köyüne hapsedilmiş, seyahat özgürlüğü elinden alınmıştır.
Âşık Veysel'den vatan haini olur mu? Korkmaz, dik durur ve içerisinde Uşak adı geçen bu şiiri yazar...
Demokrasinin budur rejimi(1)
Vatan milletindir kim kovar kimi
Sıkma savcıları, kovma hâkimi
Şekavet(2) yok, adalet var bu yolda
Topkapı’da, Kayseri’de, Uşak’ta(3)
Kimin hakkı vardır bu sefil halkta
Parmaklar oynuyor türlü nifakta(4)
Selamet yok, felaket var bu yolda
Radyo denilen Milletin malı
Neşriyatlar tarafsızca olmalı
Hâkimiyet milletindir bilmeli
Esaret yok, hep millet var bu yolda
Manasız mantıksız “Vatan Cephesi”
Vatan milletindir bu neyin nesi
Maksat Menderes’in seçim dalgası
Menderes yok, memleket var bu yolda
Milletsiz bir devlet yoktur olamaz
Eǧri bakan aradıǧın bulamaz
Hiçbir parti ebediyen kalamaz
Şikâyet yok, nihayet var bu yolda
Veysel söyler ama duyulmaz sesi
Doǧru söyleyene diyorlar “asi”
Böyle deǧil idi şu demokrasi
“Tahkikat” yok, hürriyet var bu yolda
1: Değerli bilim adamı Doç. Dr. Doğan Kaya, bu şiirin ilk defa Şükrü Günbulut tarafından Dost Dost Dergisi S.2, 1994, sayfa 6’da “Âşık Veysel’e” başlıklı yazısında yayınlandığını belirtmiştir. (Âşık Veysel, Sivas Valilǧi, 2004, Sivas Sayfa 100.) Şükrü Günbulut anılan yazısında, 1972 yılında Âşık Veysel Ankara’da hastaneden çıkıp köyüne giderken Bahri Şatıroǧlu ile birlikte refakat ettiklerini belirtmekte ve bu şiiri Bahri Şatıroǧlu’nun Âşık Veysel’in yanında kendisine verdiğini yazmaktadır. Daha sonra şiirin tamamnı Bahri Şatıroǧlu’nun bir mektupla kendisine ulaştırdıǧını eklemiştir. Öte yandan 29 Mart 1942 Şarkışla Sivrialan doǧumlu olan araştırmacı yazar Veysel Kaymak’ın verdiǧi bilgiye göre, Demokrat Parti’nin iktidar olduǧu yıllarda, zamanın Sivas Valisi köye gelerek, Veysel’den ve köyün ileri gelen bazı kişilerinden, oylarını DP’ye vermelerini istemiş. Herkesin “Vatan Cephesi”ne geçtiǧi açıklanmış. Âşık Veysel toplumun kamplara bölünmesine tepkisini belirten bu şiiri söylemiştir. Kuşkusuz bu şiiri o günün sosyal ve toplumsal ortamına göre değerlendirmek gerekir.
2: Şekavet: Haydutluk, soygunculuk.
3: 29 Nisan 1959’da İnönü’nün, Uşak gezisi engellenmişti. 4 Mayıs’ta İstanbul’a gelmiş ve Yeşilköy Havalimanı’ndan şehir merkezine giderken Topkapı’da önce trafik müdürü tarafından durdurulmuş ve sonra halkın saldırısına uǧramıştı. 2 Nisan 1960’ta Kayseri’ye gelen İsmet İnönü’nün treni, vali Ahmet Kınık’ın emriyle durduruldu. Bu şiirinde Uşak adı ismet İnönü’den dolayı geçmektedir.
4: Nifak: İki yüzlülük, fesatlık, huzursuzluk çıkarmak.
AŞIK VEYSEL KİMDİR?
Veysel Şatıroğlu veya lakabıyla Âşık Veysel, 25 Ekim 1894 Şarkışla, Sivas doğumlu. Ölüm tarihi ise, 21 Mart 1973 Sivrialan, Sivas. Türk halk ozanı Aşık Veysel, Avşar boyunun Şatırlı obasına mensup olduğu için bu soyadını almıştı.
Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Annesi Gülizar, babası 'Karaca' lakaplı Ahmet adında bir çiftçiydi. Veysel'in iki kız kardeşi çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi. Ardından Veysel de 7 yaşında aynı hastalıktan iki gözün kaybetti. Kendi anlatımına göre: "Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zor geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan."
Oğlunun gözleri görmediği için arkadaşlarıyla oynayamayıp yalnız kaldığını gören Ahmet bey, oyalanması için oğluna bağlama almıştı. Bağlama çalmayı babasının arkadaşı Çamşıhılı Ali’den öğrenen Aşık Veysel, uzun yıllar başka ozanların türkülerini çaldı. 40 yaşlarına doğru ise artık kendi eserlerini yapma noktasındaydı. O eşsiz bestelerle namı yayıldı. Bu yıllarda sadece kendi köyünde değil, Türkiye'de birçok yer gezerek türkülerini her kesime aktardı. 1930'da Sivas Maarif Müdürü olarak görev yapan şair Ahmet Kutsi Tecer ile bir şairler gecesinde tanıştı. Kutsi Bey tarafından verilen destek ile birçok ili dolaşmaya başladı.
Diğer taraftan Aşık Veysel'in annesi ve babası oğullarının durumuna çok üzüldüğü için apar topar akrabalarının kızı Esma Hanım ile evlendirdiler. Ancak Aşık Veysel'in yüzü evlendikten sonra da gülmedi. Erkek çocuğunu kaybeden ozan, daha sonradan anne ve babasını da kaybederek iyice hayata küstü. Bir de üstüne eşi başka biriyle kaçınca perişan oldu. Kendini türkülere verdi. Eşi terk ettiğinde iki aylık kız çocuğu ozanın yanında kaldı. Fakat kız çocuğu da erkek evladı gibi hayatını kaybetti. Artık Aşık Veysel için hayat tamamen türkülerden ibaretti. Memleketini terk eden sanatçı, arkadaşlarıyla başka bir köye taşındı. Ve yine arkadaşlarıyla birlikte dolandırıldı! Ozanımız, bütün parasını kaybetti. Neyse ki 1931 yılında yapılan Halk şiirleri bayramı ile hayatı bir anda düzeldi, maddi manevi güzellikler yaşamaya başladı. Ve Gülizar adlı bir kadınla yeniden evlendi.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden Âşık Veysel, bir dönem Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965'te özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri 'Deyişler' (1944), 'Sazımdan Sesler' (1950), 'Dostlar Beni Hatırlasın' (1970) isimli kitaplarında toplanmıştır. 1973'te akciğer kanseri sonucunda vefat eden Aşık Veysel, arkasında yıllarca unutulmayacak eserler bırakmıştır.
(KAYNAK: AŞIK VEYSEL VAKFI)