14 Eylül 1922
Mustafa Kemal Paşa, Yunan Küçük Asya Ordusu'nun terk ettiği İzmir'e 10 Eylül 1922 saat 14.00’de Anafartalar caddesini takip ederek, İzmirlilerin tezahüratları arasında İzmir Hükümet Konağı’na gelerek kısa bir balkon konuşmasından sonra bazı yabancı devlet temsilcilerini kabul eder. Akabinde Karşıyaka sahilinde yer alan İplikçizade Köşkü'nde istirahate çekilir. Deniz çok fena koktuğu için yeni yer aranmaya başlanır.11 Eylül 1922 günü Uşşakizade Muammer Bey'in kızı Latife Hanım’ın davetiyle 14 Eylül 1922 günü Göztepe Uşşakizade Köşkü 'ne geçmiştir. Uşşakizade Köşkü’nde 14 Eylül 1922 günü yaşananları Halide Edip(Adıvar)Hanım şöyle rivayet etmektedir;
“O günün heyecanı içinde Mustafa Kemal, Halide Edip'e: "-Boynundaki madalyonda benim resmim var" diyerek sevinçle gülmüş, Latife Hanım'ın Paris'te hukuk okuduğunu söylemişti. Latife Hanım, İsmet Paşa'yı, gazetecileri ve beni İzmir zaferini kutlamak için evine davet etmişti. Beni oraya Mustafa Kemal Paşa otomobilinde götürürken, hep Latife Hanım'dan bahsediyordu. Sesinde, nihayet Mustafa Kemal Paşa'nın bir yuva kurmak için hazırlandığını ifade eden bir şey vardı. Bağlılığı çok samimi görünüyordu. Nihayet, koyun mavi sularına bakan hoş bir bahçenin önüne geldik. Evin verandasına götüren merdivenler sarmaşık ve mor salkımlarla süslüydü. Merdivenin başında siyahlar giyinmiş, ufak tefek bir hanım bizi bekliyordu. O zaman Latife Hanım'ın yirmi dört yaşında olduğunu biliyorduk. Fakat, tavrı daha çok olgundu. Halinde ve selam verişinde, eski dünyanın vakarı vardı. Sosyete kızlarının gösterişi hiç yoktu. Başına sarmış olduğu siyah örtünün ortasında yüzü çok hoştu. İnce dudaklarında büyük bir irade hissedilmekteydi. Çok güzel ve zeki gözleri vardı. Bu kahverengi gözlerin etrafına saçtığı ışık çok cazipti. Mustafa Kemal Paşa, bir müddet ortalıktan kaybolduktan sonra, beyaz bir kostümle geldi. Mavi gözleri pırıl pırıl yanıyor ve önümüzde hazırlanmış olan içki sofrasına bakıyordu. Latife Hanım da yanımda oturuyor, hayran hayran Mustafa Kemal Paşa'ya bakıyordu. O akşamı şenlendiren hadise, bu iki kişi arasındaki aşk başlangıcıydı.( ... ) O akşam, sade Mustafa Kemal Paşa'nın sözlerini dinleyerek geçirdik. En çok sevmiş olduğu Selanik hayatından ve muhtelif cephelerdeki vakalardan bahsediyordu. İlk defa olarak da, kimse ile alay etmedi ve kimsenin aleyhinde bulunmadı. Hatta Millî Mücadeleye hizmeti geçmiş olan ve kendisinin sevmediği adamları övdü. ( ... ) Herhalde, Mustafa Kemal Paşa'nın samimiyetine bağlanmış olan Fikriye Hanım'la Latife Hanım, hakikaten cazip kadınlardı.”
“Uşakizade Köşkü; Latife Hanımın dedesi Uşşakizade Sadık Bey tarafından İzmir'in Göztepe Semtinde 1860 yılında yaptırılmıştır. Sadık Bey esasen Uşakizade ailesinin İzmir'e yerleşmiş ikinci kuşak ferdidir. Sadık Bey'in babası Uşaklı Helvacızade Hacı Ali Efendi, 19. yüzyılın ilk yarısında Uşak’taki ticaretini İzmir’de devan etmeyi düşünerek, İzmir’e göç kararı alır. Aile aldığı kararla ata mesleği olan helvacılığı terk ederek İzmir’e göç eder ve Uşakizade lakabıyla anılmaya başlanır. Uşakizade ailesi Avrupalıların evlerini süslemekte olan Anadolu halılarının ticaretini yapmaya başlar. Oğlu Sadık Bey, akılcı davranıp karlı bir iş olan develerle kervancılığa başlar. Bu ticaretteki amaç, İzmir-Aydın arasındaki Ege Bölgesi'nin geleneksel ürünlerini İzmir Limanı'na akıtmaktır. Yaklaşık 2000 deveye ulaşan kervanlarıyla Ege'nin incirini, kuru üzümünü, arpasını, buğdayını ve buna benzer her türlü ürününü İzmir' e getirip buradan ihraç eder. 1858 tarihinde inşaatına başlanan ve Osmanlı’nın ilk demiryolu olan İzmir-Aydın hattı Uşakizade Sadık Bey’i memnun etmez. Tren hattı 1886 tarihinde Aydın’a ulaşınca, Uşakizade Ailesinin kervancılık işleri eski önemini ve karlılığını kaybeder. Taşımacılığın yanı sıra baba mesleği halı ticaretini de sürdüren Sadık Bey, 1867 yılında Paris Sergisi'ne katılır. Sergilediği ürünlerden kırmızı bir halı, altın madalya ödülüne layık bulunur. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz de yurt dışına çıkan ilk Osmanlı Padişahı olarak bu sergiyi ziyaret eder. Ekonomik durumu çok iyi hale gelen Sadık Bey, ailesinin genişlemesi üzerine Karşıyaka İstasyonuna bitişik yazlık bir köşk yaptırır. Sadık Bey, 1860 yılında Uşakizade ailesinin şanına uygun yazlık bir köşk daha yaptırmak ister. İzmir'in çeşitli semtlerinde incelemeler yaptırır. Günün gelenekleri doğrultusunda hareket edilerek, değişik semtlere aynı anda taze etler asılır. Etin en son bozulduğu yerin, en serin yer olduğu varsayımından hareketle, yapılacak konağın yeri saptanır. İşte bugün, Göztepe Sadık Bey semtindeki bu köşk, böyle bir araştırma sonucunda ailenin mal varlıkları arasına dâhil edilir. Mithatpaşa Caddesi'nden yüz yirmi basamakla çıkılan bu köşk, Beyaz Köşk, Mor Salkımlı Köşk ve Uşakizade Köşk'ü gibi adlarla da anılmaktadır. Uşakizade Köşk'ü dolayısıyla İzmir Susuz Dede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölge Sadık Bey Semti ve Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durak Sadık Bey durağı olarak isimlendirilmiştir. 2002 yılından beri bir anı evi olarak faaliyet gösteren Köşk bugün İzmir'in ilk ve tek yaşayan müzesi olma özelliğini taşımakta ve ziyaretçilerine, yaş gruplarına özel tur anlatımları ile tarihi soluma imkânı sunmaktadır.
(SALİH KILINÇ / HABER)