Ne vardı ölecek?
Ali Osman Aşçı ile askerden gelir gelmez tanışmıştım. O zaman marangozdu galiba. Ya da marangozluğu bırakmış hayvan yemi işi ile mi uğraşıyordu? Tam hatırlayamıyorum şimdi.
Kafalarımız sarmıştı. Ayaküstü görüşmeler, sonra bir yerde oturup çay kahve içmeler derken birden ahbap oluverdik. O dönemlerde cep telefonları olmadığı için görüştüğümüz yerde hemen muhabbete dalardık.
Ben Ali Osman kadar, rahmetli Bülent Ecevit’i seven ve savunan bir insan görmedim. Ecevit’in partisi DSP’nin bayrağını hep yukarıda tutardı. Sonra DSP ve rahmetli Ecevit’in yıldızı yeniden parladı. 1995 yılında 1, 1999 yılında Uşak’tan 2 milletvekili çıkardı. (Mehmet yaşar Ünal ve Hasan Özgöbek) hiç alakasız insanlar DSP bayrağı sallarken Ali Osman kendi köşesine çekilir, hiç ortalarda gezmezdi.
Sonra televizyonlarda program sunmaya başladı. Kendisine “gazeteci” denmesini hiç istemez, hatta bozulurdu. Bana kaç kez, “Sizler bu işe yıllarınızı verdiniz. Haber bulmak ve yayınlamak için gecenizi gündüzünüze kattınız. Ben bir kere bile haber yapmadım. Ben ancak sunucuyum. Gazeteci olamama. Bu size saygısızlık olur” diyecek kadar mütevazı ev nahif bir insandı.
Şimdi sen gittin. Bak bak da ortalık kimlere kaldı? Adını yazmaktan acizler ortalıkta ‘gazeteciyiz’ diye dolaşmaya başladı. Bir zamanlar porno cd’leri elden ele dolaşanı mı ararsın? Tacizci ve cinsi sapıklıkları mahkeme kararıyla zaptı rapt altına alınmış utanmazları mı ararsın?
Hanım hanımcık görünüp milleti dolandırdıktan sonra insan kılığında dolaşan iğrenç ucubeleri mi ararsın? Utanmadan meslektaşının haberini noktası virgülüne çalıp yayınlayan hırsızları mı ararsın?
Artık Uşak’ta ne kadar ahlaksız Allah korkusu olmayan varsa “Gazeteciyim” diye ortalıkta dolaşıyor. Dürüst işini mükemmel yapmaya çalışan 10 gazeteci ya çıkar ya çıkmaz.
Belki de o kocaman gül yaprağından hafif yüreğin bu kadar kabalığı, kalleşliği, ahlaksızlığı kaldıramadı. Onun için bizi koyuverdin gittin bizi.
Ama üzülme. Hani o meşhur bir söz vardır. “Kimleri toprağa gömülür, kimileri yüreklere.”
Sen yüreklere gömülensin. Öbür tarafta şeytanlarla koyun koyuna yatacak şerefsizlerden değil.
Allah taksiratını affetsin. Elbet bir gün bizlerde yanına geleceğiz. Kim bilir? O zaman da bize bol bol Bülent Ecevit’i anlatırsın belki.
Allah taksiratın affetsin Aziz Dostum.
Yarın seni uğurlamaya gelemezsem bana gönül koyma.
Hiç insan sevdiğini kendi elleriyle toprağa gömer mi ya?