Bildiğiniz gibi, köşemde Uşaklı vatandaşların bana aktardığı dertlerine ve çözüm önerilerine mümkün olduğunca yer vermeye çalışıyorum. Pazarcılar, çiftçiler, köylüler, emekliler, esnaf, işçilerin keyfi yerinde olmalı ki bana dert ileten yok.

Dinlediklerimden ve gözlemlerimden çıkardığım sonuç şu: Uşak’ta büyük bir denetim boşluğu var. Bir önceki yazımda pazarcı esnafının dediği gibi belediye meyve sebze halinden pazaryerlerine kadar olan denetimsizlikten yakınmalarını aktarmıştım.

İmar planına uymayan inşaatlara, ya da sokaklarda müziği sonuna kadar açıp gece yarısı vatandaşı yatağından zıplatan kuşlu modifiyeli araçlı kırolara, ya da hal 65 yaş üstü ve engelli vatandaşları aracına almayan halk otobüsü sürücülerine kadar Uşak’ta birçok konuda denetim eksikliği göze çarpıyor.

Doğup büyüdüğüm, ekmeğini yediğim, Murat Dağı pınarlarından suyunu içtiğim güzelim Uşak, her geçen gün yaşanması güç olan illerden birisi haline geliyor. Bence şu anda her şeye rağmen yaşaması en kolay illerin başında Uşak gelir. Ancak bu ne kadar sürecek? İşte ondan kaygılıyım.

Geçenlerde bir okurum adını vermeyeyim. F. Hanım ayağı kırık, belinde platin var. Koltuk değnekleri ile zor ayakta duruyor. Ban aktardığına göre; koltuk değnekleri ile Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesine kontrole gitmesi gerekiyor. Kemalöz Mahallesinde kendisini hastaneye götürecek 15 numaralı hat otobüsünü bekliyor. Kendi anlatımına göre, koltuk değnekleri ile sağlam insanların bile çıkmakta zorlandığı otobüse rahatça binmek için duraktan 10 – 15 metre kadar ileride kaldırımın yüksekçe bir yerinde bekliyor.

64 HD 0.. plakalı o pembe otobüs durağa yanaşıyor. F. Hanım sürücüye bulunduğu noktaya yanaşması gerektiğini, otobüse bu noktadan binebileceğini söylüyor. Sürücü, o noktanın durak dışı olduğunu, araç binmek isterse durağa geleceğini söylüyor. Binerken kendisine yardım edeceğini de belirtiyor.

F. hanım da belinde platin olduğunu tuttuğu zaman sıkıntı yaşayabileceğini söylüyor. Ancak sürücü bıraktığı gibi yoluna devam ediyor. F. Hanım eşini arıyor. Özel bir araçla hastaneye ulaşabiliyor.

Başından geçen bu olayı bana aktaran F. Hanım, “Büyük bir ihtimalle sürücü beni koltuk değnekleri ile görünce otobüse bedava binecek engelli bir birey sandı. Benim engelli kartım yok. Her zaman otobüslere paramla binerim. Sıkıntı yaşanmasın diye otobüs paramı da o koltuk değneklerine rağmen avcumda sıkı sıkıya tutuyordum. Hadi benim başımdan bir kereye mahsus bir olay geçti. Gerçekten engelli olan bireyler kim bilir bu sorunu bir günde kaç kez yaşıyor? Salih Bey, lütfen bu konuyu gündeme getirin” dedi.

Bu konu çok basit bir şekilde düzenlemek basit. Otobüslerde akıllı kart sistemine geçilir. Tıpkı İzmir’de olduğu gibi, 65 yaş üstü, engelli, şehit aileleri ve gazilere de ücretsiz kart verilir. Böylece otobüs sürücüsü de vatandaşlar da kimin bedava kimin parayla bindiğini bilemez. Mesele de kendiliğinden çözülür.

Uşak Belediyesi, nihayet 8 Ağustos’ta EKAP üzerinden akıllı kart ihalesine çıkacağını duyurdu. İnşallah bu kez ihaleye giren olur da akıllı kart sistemi gelir. Herkes kurtulur. Ancak o sistem kurulana kadar da mevcut halk otobüslerinin iyice denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yasal hakkını kullanan 65 yaş üzeri saygıyı hak eden büyüklerimize, yaşamını zorlaştırmak için elimizden geleni yaptığımız engelli bireylere üç kuruş için saygısızca davranılmasını uygun bulmuyorum.

İkinci sorun da şu modifiyeli kuşlu araçlarla müzik dinlediğini sanıp bangır bangır 7 mahalleyi ayağa kaldıran kırolar.

Artık insan olarak birbirimize saygımızda kalmamış. Hasta mı var? Yaşlı mı var? Bebek mi uyuyor? Adam gece işten mi geliyor? Gecenin 2’sinde 3’ünde tekerlekli disko gibi olan aracını anırta anırta gidiyor.

Bazen fırlıyorum yataktan şikâyet edeyim diye. Ancak ben aracı görünceye kadar uzaklaşmış oluyor. O sinirle uykumda mahvoluyor.

Bilmiyorum, Uşak’ta hiç gece bekçisi yok mu? Ya da devriye çıkan polis otoları falan.

Biz polisimizi askerimizi, huzurumuzu kaçıran ve bizi rahatsız eden toplum düşmanlarının karşısında görmek isteriz.

Akbelen ormanlarında yapılan ağaç katliamını engellemeye çalışan halkın karşısında değil.