Cumhurbaşkanlığı 2 Tur seçimlerinin yapıldığı Pazar sabahı sosyal medyada iğrenç ve iğrenç olduğu kadar da vahşet dolu bir görüntü paylaştı. Manyağın biri bir adamı elindeki bıçakla hiç acımadan doğruyordu.

Görüntünün üzerinde de “Görüntüler Uşak’tan.. Elinde şahsın Suriyeli olduğu iddia ediliyor” yazılıp bazı basın organları ve devlet kurumları da etiketlenmişti.

https://www.yesilsivasligazetesi.com/ İnternet Haber Sitesi olarak bu olayı dün (30 Mayıs) haberleştirmiştik.

https://www.yesilsivasligazetesi.com/usakta-suriyeli-sahis-turk-vatandasini-bicakladi-iddiasi-dogru-mu

Fakat bu konuda gerek Uşak, gerekse Uşak dışından telefonum kayıtlı olan canlar bilgi edinmek için gece gündüz bana ulaşamaya ve bilgi almaya çalıştı. Ben de kamuoyunu bilgilendirmek için bu olayı köşeme taşımaya karar verdim.

Vahşet görüntüleri, 28 Şubat tarihinde Aydın'ın Efeler ilçesinde yaşanmıştı. Olaya karışan iki kişi de Türk vatandaşıydı.

Olayın yaşandığı 28 Şubat tarihinde Aydın Emniyet Müdürlüğü ekipleri T.E. adlı şüpheliyi gözaltına almıştı. T.E.’nin uyuşturucu maddeden adam yaralama olayına kadar pek çok suçtan 31 ayrı sabıka dosyasının bulunan ve cezaevinden çıkan bir kişi olduğunu da açıklamıştı. Belki de T.E. şimdiye ceza almıştı.

Şimdi, bu olayın Uşak’ta geçtiğini belirterek 4 ay sonra Hem de Cumhurbaşkanlığı 2.tur seçimleri yapıldığı gün sosyal medyada paylaşan ya da paylaşanlar kimlerdi? Neyi amaçlıyorlardı? Yaklaşık 4 ay önce Aydın/Efeler ilçesinde yaşanmış bir olayı neden Türkiye için çok önemli olan bir tarihte ‘Uşak’ yazarak yeniymiş gibi kamuoyuna sunuyordu?

Elbette bu soruların cevabını güvenlik güçleri araştıracak yargı da harekete geçecektir. (Belki de geçmiştir) Ancak, ben olayın arkasında insanları bir birine kırdırmak için hazırlanmış bir senaryo olduğunu düşünüyorum.

Tıpkı 12 Eylül 1980 öncesi; Kahramanmaraş, Sivas ve Çorum’da olduğu gibi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak otelinde 37 kişinin canını yitirmesi ile biten kalkışma gibi…

Bilmiyorum. Belki provokasyondur, belki aptallıktır. Bu katliamlara tanık olmuş bir kuşağın temsilcisi olarak benim bu olaydan midem bulandı. Sanki amaç, Suriyelilere karşı, Uşaklıları gaza getirip katliam yapmak, gibi algılıyorum

Yok Aga, burası Uşak ama Uşaklılar kimsenin babasının Uşağı değildir. Bu böyle biline.  Can Valimizle, vekillerimizle, belediye başkanımızla, emniyet müdürümüz jandarma komutanızla, iktidar partilerimiz ve muhalefetimizle Uşak’ta biz bu kanlı provokasyonlara izin vermeyiz. Şeytanın zebanileri, gitsin cehennemin kapısında beklesin. Uşak’tan bu zebanilere iş çıkmaz.

Sayın Nebati!

Unutmayın; “Baş yer baktıkça yükselir”

Hepiniz haberlerde izlemişsinizdir. Bir yolcu uçağında Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nurettin Nebati ve yolcular arasında geçen tartışmayı. Anladığım kadarıyla yolcular, Sayın Bakan binecek diye bekletilmelerine ve uçağın geç kalmasına tepkililer ve bu tepkilerini de Sayın Nebati ’ye aktarınca Nebati yolculara şöyle diyor:

“Kardeşim, benimle ne alakası var? Sen beni beklemiyorsun. Daima uçağa en son bakan biner. Sen örgütlüyorlar. Kaybetmişsin. Ondan sonra bana suç biliyorsun. Hadi be.. Giden kaybettiğiniz yerde neden kaybettiğinize bakın.”

Olmadı Sayın Nebati.. Hem de hiç olmadı. Kusura bakmayın size bu tavrı yakıştıramadım. Bu olayda belki de yerden göğe haklısınızdır. Bilemem. Ama haklı olmanız, vergileri ile sizin maaşınızı ödeyen vatandaşlara oldukça kaba bir üslupla “Hadi be” deyip tepeden bakan tavırlarla onları küçük göremezsiniz. Hem siz artık Bakan değil, Milletvekilisiniz. O tepeden baktığınız, “Hadi be” deyip ayar çektiğiniz vatandaşlar milletin kendisidir. Hatırlatırım. Hani; “Millete Efendi değil hizmetçi olacaktınız?

Ne oldu o gözlerinizdeki ışıltıya? Seçimi kazanınca gözlerinizin ışıltısını artık mağrurluğun kör karanlığı kaplamış. Seçimler bitti. Artık hepimiz T.C vatandaşıyız. Lütfen bunu unutmayın.

Bir önceki yazımı; “Baş yere baktıkça yükselir” diye tamamlamıştım. Görüyorum ki, artık bu ülkede başlar yere bakmıyor göklerde geziyor. İşte Türkiye insanı olarak en büyük sorunumuz da bu. Sevgisiz, hoşgörüden yoksun, empati nedir? Bilmeyen insanlara dönüştük.

Birbirimiz anlamak ve sesine kulak vermek yerine, kimi kendimizden görürsek onu daha da aşağı atmayı mağrur olmayı marifet sayıyoruz. Birbirimize dost olmak yerine aradaki uçurumları derinleştirip temelli düşman oluyoruz.

Canlar!

Benim bu güzel ve bahtsız ülkemde en büyük eksiklik; sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük.

İktidar partisi ya da muhalefet kim olursa olsun sevgi ve hoşgörünün olmadığı yerde tüm yollar karanlığa gider ve kapılar karanlığa açılır.

Yaşım 60 oldu. 3 askeri darbe, çok sayıda darbe girişimleri, depremler, sel felaketleri, yangınlar gördüm. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ailemle Anakara’da kafama düşen bombaları unutmadım unutmam da mümkün değil.

Yaşamımdan çok bir şikâyetim olmadı. Ama asıl derdim, çocuğum ve henüz dünyaya gelmemiş torunlarımın  geleceğidir. Ekonomide düzelir. Felaketler de atlatılır. Ama toplum olarak birbirimize sevgimiz, saygımızı ve hoş görümüzü kaybedersek işte toplumda çocuklarımızın torunlarımızın geleceğini de bulamayız.

“Demek ki en büyük devrimi beyinlerimizde yapmamız gerekiyor” diye düşünüyorum.