Baba tarafından Tuncelili olsam da 61 yıldır doğma büyüme Uşaklıyım. Annem de has Uşaklıdır. Uşaklı olmaktan da her zaman gurur ve onur duymuşumdur.
Ama 61 yıllık yaşam süremde şu sorunu çözemedim gitti. Alnımız da Uşaklı mı yazıyor? Yoksa enayi mi? Bu güzel memlekette üreten ve yaşayan insanlara enayi muamelesi yapmak ne derece doğru? Üstelik seçtiğimiz siyasetçilerin biz Uşak halkına enayi muamelesi yapması çok ağırıma gidiyor.
Uşaklıyı enayi yerine koyma mevzusu nereden çıktı? Hemen arz edeyim Efendim.
Geride bıraktığımız hafta AK Parti Uşak Milletvekili Sayın İsmail Güneş, başlayalı 12 yıl olan ve bir türlü bitmeyen 29 kilometrelik Güney Çevre Yolu’nda incelemelerde bulunmuş ve benim kafamın takıldığı şu açıklamayı yapmış:
“Uşak Çevre Yolunun Muharrem şah bölümündeki iki buçuk kilometrelik bölümünü bu yıl bitireceğiz. Yolun tamamı 3.8 Milyar TL’ye mal olacak olup, Muharremşah kısmında zemin çok yumuşak olmasından dolayı çok büyük dolgu gerekmektedir. İnşallah 2026 yılında yolun tamamını hizmete açmış olacağız.”
Bildiğiniz gibi bu yolun bir bölümü 2 Mayıs 2023 tarihinde trafiğe açılmış, bir hafta sonra da altından termal su çıktığı için çökmüştü. Şimdi de Sayın Güneş, yolun bir bölümünde yumuşak zemin olduğu için dolgu gerektiği için yolun yapımının geciktiğinden bahsediyor.
Bu açıklamadan benim anladığım şu: Tapu tapu 29 kilometrelik yol, Uşak’ta hiç yapılmaması gereken bir yere yapılmış.
Yol yapılmadan önce zemin etüdü, plan program yapılmamış. “Kervan yolda düzülür” deyip kara düzen işe girişilmiş. Çok iyi hatırlıyorum. Dönemin Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Binali Yıldırım, Uşak’a yolun şantiye açılımı için gelmiş ve yolun o dönemin parasıyla 80 milyon TL (50 Milyon Dolar) civarında mal olacağını belirmişti.
Şimdi Sayın Güneş, yolun 3,8 milyar TL’ye mal olacağını ve 2026 yılında tamamlanacağını söylüyor.
Bu 3,8 milyar TL benim param senin parandır. Bizim ücretlerimiz her geçen gün azalmakta ve alım gücümüz yok olmaktadır. Bizden toplanan paralarla birkaç yılda bitmesi gereken 29 kilometrelik yolun maliyeti ise durmadan artmaktadır.
O vakit, bu yolun öyküsü, Uşaklıları enayi yerine koymaktan ibaret değil midir?
Bu da Bir başka enayi yerine koyma öyküsü daha
Alın size bir başka Uşaklıyı ve Uşak basınını enayi yerine koyma öyküsü daha
Sayın Özkan Yalım, Uşak Belediye başkanı seçildi seçileli hep aynı sakızı çiğniyor. “Efendim, benden önceki 2 AK Partili belediye başkanı zamanında Uşak basınına 6 milyon TL para dağıtılmış. Bu millettin parasıdır. Ben asla milletin parasını çarçur ettirmem” deyip duruyor.
Bir kere o paralar, Uşak yerel basınına değil, ATV, A Haber, Yeni Şafak, Sabah, Yeni Asır gibi iktidara çok yakın ulusal basına dağıtıldı. Yerel basına çerez parası mahiyetinde bir şeyler verildi. (Yine de yerel basına destek olan tüm belediye başkanlarına çok teşekkür ediyorum)
Şunu öncelikle belirteyim ki 36 yıllık yerel basın mensubu olarak Sayın Yalım’dan 5 kuruş para istemiyorum. (Bunu kendisine de arz etmiştim) Ama burada da Uşaklı ve yerel basın olarak enayi yerine konmak istenildiğini de tespit ediyorum.
Şöyle ki; yerel basına bırakın para vermeyi selam bile vermeyen Sayın Özkan Yalım, neredeyse makamında çay içse Halk Tv’de Sayın Serhan Asker’i çağırarak çekim yaptırmaktadır. Sayın Serhan Asker, Uşak’a çekim yapmaya babasının hayrına gelmiyor herhalde. Kardeşi olsa bir kere bilemedin iki kere bedava çeker.
Halk Tv ve Sayın Asker’in parasını da Sayın Yalım cebinden vermiyor. Uşaklının parasından veriyor. Şimdi de Ağrı’ya Serhan Asker’in programına gitmiş. “Uşak’ı tanıtacağım” diyor. Artık 2025 yılında Uşak’ı en az 10 bin Ağrılının ziyaret etmesini bekliyorum.
Tarhana festivalinden sonra Uşaklı tarhana yetiştiremez olmuştu da…
Siyasetçilere tavsiyem; Artık Uşaklıları enayi yerine koymayın. Çünkü bir takım olaylara sessiz kalması enayi olduğunu göstermiyor.