Bana bir çift ayakkabı ve bir pantolon borçlusunuz
Güzel bir şeylere kavuşmak için kabir azabı çekmek Uşaklının kaderi midir? Anlamadım gitti. Dün gece güzelim ayakkabılarım ve pantolonum gitti. (Hadi pantolon eskiydi. Ona yanmıyorum da ayakkabılarıma içim yandı)
İsterseniz, başıma gelenleri en başında sizlerle paylaşayım da belki olayı daha iyi anlatabilirim. Efendim dün gece CHP Uşak İl Örgütü WhatsApp basın grubuna bir mesaj geldi. Saat 21.30’da Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal Bey’in CHP Uşak İl Örgütünü ziyaret edeceği bildiriliyordu. Saat 21.00 gibi CHP Uşak İl binasına gittim. Gazetecilerden eski kulağı kesiklerden Ali Osman Aşcı Ağabeyim, Hasan Yancı, yine Uşak basının emektarlarından İsmail Çetin, Uşak’ın en hızlı gazetecilerinden A.A.’ dan Mehmet Çalık ve Berkan vardı. Merhabalaştık.
Tabi, CHP kuruldu kurulalı basının yaşadığı sıkıntı, kameralar nereye kurulacak? Kim nereden çekecek? Gibi sorunlarla yine karşı karşıya kaldık. CHP yöneticilerinin her zaman olduğu gibi ilgisizliği ve lakaytlığı olduğu gibi duruyor. Biz basın olarak kendi aramızda bir yerleşim planı yaptık ve beklemeye başladık.
Saat 21.30 oldu Sayın Uysal yok. Saat 22.00 oldu yok. Saat 22.30 oldu yok…
Bu arada bırakın çayı, bir bardak su veren yok. Yıllar önce CHP’nin bir çaycısı vardı. Yusuf Baba (Özdemir) yüzü hep çay ocağına dönük olurdu. Basın mensupları asansörden indi mi hemen elinde bir bardak çayla yüzünü döner, “Buyur şekersiz çayın” derdi. Kimin demli, kimin şekersiz çay içtiğini bile bilir asla şaşmazdı. Allah uzun ömür versin.
Baktık, Kerbela’da Hz. Hüseyin misali su veren bile yok, gelen giden yok. “Bari biz gidelim” dedik CHP’den ayrıldık. İsmetpaşa Caddesi’nden eve doğru gideyim dedim. Demez olaydım. Gündüzden yağmur yağmış, Halkbank Uşak Şubesi ile Ziraat Bankası Şubesi arasına bir girdim. Sanırım yeni beton atılmış. O kısımda da sokak aydınlatması yok gibi bir şey. Karanlıkta bastığım yeri göremiyorum. Cark cuk bastıkça gömülüyorum suya. (Sağanak yağışlı havada beton atan o yol yapıcılarını da alınlarında öpüyorum. Başka gün bulamışlar. Artık o yoldan ne hayır gelecekse)
Ayak izlerine bakınca, bu sazan sarmalına düşen tek Uşaklı ben değilmişim diye içimden seviniyorum. İyi mi?
Eve bir geldim. Ayaklarım çamurla karışık beton harcı içerisinde. Ayakkabılar ve pantolon paçaları berbat olmuş. Apartmanı da yeni yıkatmıştık. Oraları da çok kötü oldu.
Pantolon neyse de zaten eskiydi. Yepyeni ayakkabılarım gitti. Sayın Çakın, onun için bana bir çift ayakkabı borçlusunuz. (Ayak numaram 44)
Hadi ayakkabıdan da geçtim de biz Uşaklılar güzel bir hizmete kavuşmak için aylarca kabir azabı çekmek zorunda mıyız? Bunu hiç anlamıyorum. İsmetpaşa Caddesi, yol düzenleme çalışması sanırım Kasım ya da Aralık ayında başladı. Düzenlenecek yolun uzunluğu tapu tapu 500 metre kadar bir kısım. 6-7 ayda bitmez mi?
Millet bahçesi 7 yıldır öyle kaldı.. Seçim önü bir şeyler yapılmaya başlandı. Güney çevre yolu da öyle.
Sayın Büyüklerim!
Yapmayın, etmeyin, günah bu Uşak halkına. Bir şeyi yapacaksanız aylarca yıllarca sürüncemede bırakmayın. Günahtır, yazıktır Uşak halkına. Vergileri ile sizlerin maaşını ödemekten başka bu cezayı hak edecek ne yaptı bu zavallı halk?
Uşak Emniyet Müdürü Sayın Ayhan Karaduman!
Öncelikle ilimize sefa geldiniz hoş geldiniz. Yeni göreviniz hayırlı olsun. Başarılar dilerim. Pek basından hoşlanmadığınızı duydum. Bu satırları okur musunuz? Bilmiyorum. Ama vergilerini düzenli ödemiş, devlete bir kuruş borcu olmayan ve askerliğini yapmış örnek bir vatandaş olarak sizden bir istirhamım olacak. Arz edeyim Efendim.
Şu eski şahin, doğan, kartal gibi kuşlu araçlardan bozma modifiyeli araçlar var ya. Hah işte onlardan şikâyetçiyim Efendim. Bu araca binenler hep genç delikanlı, kanı kaynıyor. Ne yazık ki dün sabaha karşı Banaz İlçemizde böyle bir araçla 21 yaşında bir evladımız duran kamyona çarparak genç yaşta aramızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Bu arada bu gençler bu kuşlu arabalarla özellikle sokak aralarında sürat yaparak kontrolsüz bir biçimde dolaşıyor. Hem kendi canlarını hem de başkasının canlarını tehlikeye atıyorlar.
Benim en büyük şikâyetim ise bu kuşlu araçların tekerlekli disko haline dönüştürülmesidir. Ben gece yarısı hiç hoşlanmadığım bir müziği evimin içinde yolda bangır bangır beynimi tırmalayarak dinlemek zorunda değilim diye düşünüyorum.
Lütfedip bu konuda bir takım önlemler alırsanız çok sevinirim.