Tasarruf Tedbirleri ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 17 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Vatana ve millete hayırlı olsun.
Benim merak ettiğim, devletin en yukarısındakiler bu tedbirlere uyacak mı? Uşak’ta devletin tepesinde valiler olur, belediye başkanları olur, milletvekilleri olur. Bu genelge bana gazetecilik yaşamım boyunca Uşak’ta görev yapan valilerin ne kadar tutumlu olup olmadığını aklıma getirdi.
Çok eskilerden 1993 -1995 yıalrı arasında bir valimiz vardı. Allah rahmet eylesin. Sayın Kamil Demircioğlu yaşlıydı. Sanırım son görev yeri de Uşak olmuştu. Devletin parasına o kadar önem verirdi ki tek kuruş gitmesine gönlü razı olmazdı.
O zamanlar Valilik yazı işlerinde çalışan Ceyhan Bitik ağabeyimizi çağırır telefon faturalarının dökümünü ister, bazı numaralı işaretler, sonrada hesap kitap yapar; “Evladım ben bu işaretlediğim numaraları özelden aradım. Parası şu kadar tutuyor. Devlete hakkım geçmesin” derdi.
Bugün, Uşak’ta “Mor Okul” olarak biline Bedriye Kadir Uysal Ortaokulu’na adını veren merhum vali Kadir Uysal’da tam tersi bir görüntü çizer, her türlü masrafını devlete yüklerdi. Eşinin giysilerine kadar devlete ödetirdi.
Ondan sonra gelen merhum Ayhan Çevik’te hem kendisinin hovardalığı hem de devletin kaynaklarını hovardaca harcamasıyla isim yapmıştı. O zamanlar Uşak İl Genel Meclisi Başkanlığı falan yoktu. Valiler başkanlık yapardı.
Valiyi beklerken Allah uzun ömür versin, adı bende saklı bir meclis üyesinin “Yahu arkadaş bu nedir? Valinin hanımına alınan sütyenin donun parasını mı görüşeceğiz?” diye tepki gösterdiğini bugün gibi hatırlarım.
Çevik’ten sonra gelen Sayın Ali Futa Güven’de çok devletçi ve devletin parasını kuruşu kuruşuna hesaplayan bir valiydi. Tasarrufu severdi.
Daha sonra Uşak Valisin olan Sayın Kayhan Kavas, devletin kaynaklarını gelişi güzel harcamaz, ancak çok tasarruf falan düşünmez gerekli gördüğü yerde harcardı.
Bir sonraki Valimiz Sayın Özdemir Çakacak’ta şahsi harcamalarını devlet bütçesinden harcamaz ancak bütçeden bol bol harcama yapar çeşitli etkinlikler düzenlerdi.
Çakacak’tan sonra gelen M. Ufuk Erden de tuzluluğuyla tanınırdı. Dha sonra gelen Sayın Settar Yavuz Valimiz, Bölme yolu üzerinde güzel bir valilik konağı yapılmasını istemiş, bu isteği başlamadan Muş’a tayin olmuştu.
Şahsi hiç harcama yapmazdı. İlk olarak Vali atandığı Uşak’a geldiği gün; “Bun buraya kimsesizlerin kimsesi olmaya geldim” demiş bu şiarına da bağlı kalarak devlet bütçesinden fakir fukaraya çok yardım etmişliği olmuştur. Sağ olsun var olsun.
Sonra gelen sayın Ahmet okur, 21 dönümlük bir alana muhteşem bir val konağı yaptırmak için kolları sıvamış, korkunç bir maliyeti olan bu konak için planlar projeler çizdirmiş, bu konuda Uşak’ı da ikiye bölmüştü.
Sayın Okur, kamu harcamaları konusunda çok titiz değildi. Ama harcayamadan merkeze çekildi. Kabak yerine gelen Sayın Salim Demir’in başına patladı. Herkes, 21 dönümlük valilik konağını isteyenin o olduğunu sandı. Ama tam tersiydi. İstemeyen oydu.
Gerçek bir devlet adamıydı. Kuruşuna kadar devletin parasını muhafaza ederdi.
Daha sonra gelen Uşak’ın ilk ve tek kadın Valisi Sayın Funda Kocabıyık’ın harcamalara hiç dikkat etmediği, her hafat Valilik özel kalem Bütçesine para aktarıldığı Uşak’ta hala konuşulur.
Uşak belediye başkanları zaten seçilir seçilmez Devletlu Padişah oldukları için hikmetlerinden sual olunmaz su böreği gibi para harcarlardı. Onun için müsrifliklerini yazmaya gerek görmüyorum.
Uşak’ın tüm milletvekilleri de ceplerinde akrep olduğu tüm Uşak’ın malumudur. Onun için ceplerinden değil devlet kesesinden yemeyi çok severler.
Banaz ilçesinde depreme dayanıksız olduğu için 4 yıl önce boşaltılan şehit Vehbi Demir İlk ve Ortaokulu binasının güçlendirmesi de tasarruf tedbirlerine takılmış. Demek ki kamuda tasarruf eğitimden başlıyormuş.