Kadir Şeker olayını anımsarsanız. Hani 2020 yılında İstanbul’da bir yaratık kadına şiddet uygularken müdahale etmek istemiş, çıkan çatışmada o yaratığı bıçaklayarak öldürmüştü. Sonra da müebbet falan almış, indirimlerle cezası 10 yıla düşmüştü.

15 Temmuz 2023 tarihinde çıkan kanunla da tekrar cezaevine girmeyeceği avukatı tarafından açıklanmıştı. Hah işte o kahraman genç Kadir Şeker’di.

Gelelim benim başımdan geçen olaya. Efendim ben Küçükçarşı’da oturuyorum. Aslında doğduğum semttir Küçükçarşı. Eskiden Rumlar falan da oturuyordu. Sakin, mazbut, birbirine saygılı insanların oturduğu bahçeli evlerin bulunduğu harika bir yerdi.

Allah nasip etti. 46 yıl sonra yine Küçükçarşı’dan başımızı sokacak bir ev alabildik. Ama o güzel insanlar o güzel atlara binip gitmiş ortalık hanzo ve zontalara kalmış. İşte kadına şiddet uygulayan bu zontalardan birisine de ben çattım. Olayı anlatayım da iyi mi ettim kötü mü ettim? Siz karar verin.

Durduğum apartın karşısında bulunan bahçeli evler yıkılmış, hepsi apart olmuştu. Bizim binanın karşısındaki aparttan birden “İmdat kurtarın beni öldürüyorlar! Ne olur yardım edin” diye bir kadın sesi yükseldi. Pencereden baktım. Apartın üst katlarından bir çift inmiş, şaşkınlık içerisinde çaresizce sağ sola bakıyor. Onlara “Ne oluyor” diye sordum. Erkek, bodrum penceresini göstererek, “Abi kadını öldürüyorlar galiba” deyince hemen 112 Acil telefonunu aradım. Olayı ve adresi verdim. Sonra olayın yaşandığı evin önüne gittim. O çiftle konuşuyor, bir yandan da bütün dikkatimizle kulağımız bodrum penceresinde. Perdeler örtülü olduğu için içerisi görünmüyor.

Yine o kadın sesi: “Durma hadi öldür beni vur o çekici kafama” yine pat küt sesler. O saate kadar hiçbir şeye karışmadan gelecek polis ekibini bekliyorum. Sanırım ihbar edeli bir çeyrek saat kadar oldu. Ama kadının sesini duyunca dayanamadım. “Sakın kadını öldürme. Polis geliyor” diye bağırdım.

Zonta perdeyi açıp, “Polisi çağıran sen misin? Senin a…O.ç. Dur orada geliyorum” görürsün şimdi” diye küfürler savurarak odadan koşmaya başladı. Dayak yiyen kadın da onu engellemeye çalıştı. Herif kapkara en fazla 30 yaşlarına ayı yavrusu gibi bir şey. Fiziğinden korkmuyorum. Ama hemen aklıma “Ya üzerinde bıçak, tabanca varsa” diye bir düşünce geldi.

Ben de “Asıl sen orada dur geliyorum şimdi” diyerek koşarak ev girdim ve mutfaktan en sağlam ve en büyük ekmek bıçağını alarak dışarıya koşmaya çalıştım. Eşim Gül Hanım da beni durdurmaya çalıştı. Tam o sırada olay yerine 3 genç bekçinin geldiğini görünce bıçağı Gül Hanıma bırakıp sakin bir şekilde dışarı çıktım.

Bekçilere şikâyetçi olduğumu bana hakaret ettiğini söyledim. Bekçiler de o zontaya iletmişler. Kadın da adamla birlikte yaşıyormuş. Sanki, “Kurtarın beni öldürüyorlar” diyen o değilmiş gibi kendisini öldürmeye kalkan adamdan şikayetçi olmamış.

Kadın şikâyetçi olmayınca bende o zontadan şikâyetçi olmadım. Olsam ne olacak? Memlekette adalet yok ki, karakolda ifadesini alıp bırakacaklar. Ondan sonra Al gözüm seyreyle Salih.

Eli kanlı katiller aramızda dolaşıyor

Nazım Hikmet Ustam bir dizesinde; “Ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü” der. Ayıp değil ya bende korkuyorum.

Korkuyorum, çünkü Yeni infaz düzenlemesiyle 31 Temmuz itibarıyla kapalı cezaevlerinde, açık cezaevlerinde bulunan hükümlülere iyi hal affı uygulandı.

Korkuyorum, çünkü Türkiye'de hapisten izinli çıkan hükümlü erkekler tarafından 2 yılda en az 15 kadın 3 çocuk öldürüldü.

Korkuyorum çünkü gözünü kırpmadan adam öldüren katiller aramızda dolaşıyor.

Yay geçidinden geçerken hızla aracını üzerime süren zontaya, “Geçiş hakkı benim” diyorum.

 O da bana “Dayı ne diyon sen?” diyor.

Konserve kutusu aracından sonuna kadar açtığı kolonların sesini kısmasını istiyorum. “Yoğurt mu dedin?” diye alay edip inadına açıyor.

Elindeki sigara izmaritini ya da çöpü sokak ortasına fıldıranı mı ararsın? Evinin balkonunda sanki çevrede kimse yokmuş gibi böğüreni mi arasın?

Memleketin iyice çivisi çıkmış valla. Yakında belime bir silah takıp gezersem şaşırmayın. Ben hayatımda tavuk kesmiş insan değilim ama kendimi korumam için başka çare kalmadı galiba.

Adalet, hak hukuk, bu memlekette olmuş guguk…

SİZLERİ YAŞATMAK İÇİN DESTEĞİNİZİ BEKLİYORUZ

Devletimiz bizi yaşatmak mı istiyor? Öldürmek mi? Anlamadım.

Ama insanı ve doğayı yaşatmak için 28 Ağustos Pazartesi günü Kentsel Dönüşüm Alanı yeni belediye binası yanında bulunan Uşak Çevre Şehircilik ve İklim Müdürlüğüne itiraz etmek için saat 16.30’da toplanıyoruz. Sizi de bekleriz.

Niye mi toplanıyoruz?

Murat Dağı Yok olmasın diye

Burada yaşayan bitkiler ve hayvanlar yaşasın diye

İnsanlar kanserden ve susuzluktan ölmesin diye

Bizim derdimiz öldürmek değil.

Y A Ş A T M A K

Bekliyoruz efendim.